Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Korkuyu önce açık alanlara saldırarak yaydı.

        İstiklal Caddesi, Taksim, Kızılay, Beşiktaş bombalarıyla meydanları tehdit etti.

        Yetmedi, Sultanahmet, Sabiha Gökçen ve Atatürk Havalimanı saldırılarıyla turizme darbe vurdu; yalnızlaştırmanın kapısını araladı.

        Şimdi ise siyasetten arınmış birlikteliğin en önemli merkezleri olan spora ve eğlenceye yöneldi.

        Öldürdüğü, şehit ettiği tek insan değildi; toplumsallaşmayı da katletti.

        Yarattığı kaygıyla özgürlüğü rehin aldı; güvenli ortamda yaşama sorunu, özgür yaşamın yerine geçti.

        Aslına bakarsanız terör işini yapıyor; davranış kalıbına, tıynetine uygun hareket ediyor.

        Geçmişte yaptıkları anımsandığında, bundan sonra ne yapacağını tahmin etmek de zor değil.

        Aynen büyük bir kentte, Reina benzeri eğlence mekânına yılbaşında saldırı olacağına ilişkin beklentinin sokaktaki insanda da bulunmasına rağmen gerçekleşmesi gibi...

        Onları da muhtemelen tahmin edeceğiz, olduğunda da farkına varacağız...

        YAPABİLİRLİĞİ ARTTI

        Çünkü terörün eylem yapma aralığı; yani frekans sıklığı daraldı, 10 güne indi.

        Yapabilirliği arttı....

        Toplumun travmayı sorgulayıp hazmederek baş etme yolunu bulmasına fırsat vermeyecek oranda seri eyleme, katliama yöneldi.

        Kendimizi ait bulduğumuz kültürün bütünleştirerek yatıştıran unsurlarına saldırdı, çatıştıracak hale getirdi.

        Güvenliksizleştirdi...

        Bundan çıkılmaz ise toplumsallaşmaya veda edilip bedeli ağır akılsız kitle hareketlerine tanıklık ederiz.

        DEVLET SORUNU

        Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek de böyle düşünenlerden.

        Sohbetimize, “Terörle mücadelenin doğrularını aynı anda göremiyoruz” diye başladı; “Bunu bir devlet sorunu olarak görmeliyiz” deyip ekledi:

        “Bazı ülkeler Türkiye’ye gönderdikleri taziye mesajı kadar terörü önlemek için efor sarf etse bela ortadan kalkar. Vekâlet savaşında dış güçlerin rolü biliniyor. Ama biz de içeride yapacağımız işlerin ehemini öne koymalıyız. İşe de siyasetin dilini düzeltmesiyle başlamalıyız. Türkiye’yi de şu an lazım olmayan işlerle meşgul etmemeliyiz...”

        Son cümlesini biraz açmasını istedim.

        Aynısını tekrar etti ve ardına da ekledi:

        “Ehemi mühime tercih etmemek lazım. Önemli yerine en önemli olana bakılmalı...”

        BİNANIN VEDASI

        Turgut Özal tuğlasına, mermerine, ahşabına kadar bütün ayrıntısıyla bizzat ilgilendi; ancak Cumhurbaşkanı seçildiği için gönlünce kullanamadı.

        Uzun yıllar Türkiye’ye hükümet eden ANAP’a ev sahipliği yapan bina, 2009’da ANAP ile DYP’nin tek çatıda birleşmesi sonrası da DP Genel Merkezi olarak kullanılıyordu.

        Parti yönetiminin 2010’da bir bölümüne alışveriş merkezi yapmak için attığı adımla gelen mahkeme süreçleri sonlandı.

        Yargıtay aşamaları da yılın son günü tamamlanan binanın satışı kesinleşti.

        Karar muhtemelen bugün DP’ye iletilecek ve bina haciz işlemi nedeniyle 154 milyon liralık tespit bedeli üzerinden satışa çıkarılacak.

        Bu tür satışlarda ilk iki ihale yarı oranında kırıma uğradığından alıcı çıkarsa 77 milyona verilecek.

        Davayı açan DGS İnşaat’ın 30 milyonu aşkın alacağıyla 7 milyon kadar Hazine ve 2 milyon liralık da personel borcu ödenecek.

        Bir zamanların en prestijli binasının, Türk siyasetine ve hükümetlerine yaptığı 27 yıllık ev sahipliği de böylece sonlanacak.

        Diğer Yazılar