Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Bireysel olarak bir kaygım, sorunum yok ama Türkiye açısından derin kaygılarım var...”

        Kendisine yönelik suikast yapılacağına ilişkin haberin iletildiği CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun meseleye yaklaşımı böyle...

        TBMM’deki odasında sohbet ederken suikast ihbarını anımsatıp, “Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” diye sorduğumda gülerek, “Gayet iyi” yanıtını verdi.

        Soruyu, “Başbakan sizi uyardı mı?” diye değiştirdik; yanıtı şöyle oldu:

        “Bana yönelik saldırı olabileceği pek çok kanaldan geldi. Bizim partililerden de başka kaynaklardan da geldi. Hükümet koruma sayısını artırdı; bazı değişiklikler yaptılar, bilmiyoruz yani... Sonuçta biz siyasetçiyiz meydandayız. Saldırı olacak diye dışarı çıkmayacak halim yok. Çıkacağım vatandaşlarla buluşacağım, sorunları, çözümleri, düşüncelerimizi aktaracağım.”

        ‘AKIL TUTULMASI’

        Kendisi yerine, projektörü Türkiye’ye çevirip ekledi:

        “Türkiye’nin bu noktaya gelmiş, taşınmış olması vahim. Diyorlar ki ‘Üst akıl yaptırdı...’ Onun da kim olduğu üç aşağı beş yukarı belli; gazetelerinin manşetlerinden anlıyoruz onu. İyi de sen hükümetsin, varsa elinde bilgin belgen çağırırsın ilgili büyükelçiyi koyarsın önüne. Veya Dışişleri Bakanı’nı gönderirsin o ülkeye anlatır; ‘Bakın işte şöyle, bunlar var, Türkiye’nin içişlerine müdahale ediliyor’ diye...”

        “Üst akıl denilince siz de ABD’yi mi anlıyorsunuz?” diye sorduk, “Onlar söylüyorlar” dedi.

        “Siz de hissediyor musunuz?” diye yineledik, şu yanıtı verdi:

        “Bizim bir istihbarat örgütümüz yok. Ama Türkiye’de bugün bütün ajanların cirit attığını, her ülkenin ajanının Türkiye’de gezdiğini ve eylem yaptığını da biliyoruz...”

        Grup konuşmasında da dile getirdiği Anayasa değişiklik teklifini geri çekmesi için AK Parti yönetimine yaptığı çağrıyı yineledi:

        “Bu kadar gerginlik yaşayan Türkiye, yeni gerginliklere ortam hazırlamamalı; tam tersine gerginliklerden arındırmak gerekiyor. Ama akıl tutulması ve irade kaybının olduğu bir ortamda geri çekilmez, onu ben de biliyorum.”

        ‘VATANDAŞ NE YAPSIN?’

        Başbakan Yıldırım’ın teröre yaklaşımını da eleştirdi:

        “Hazırlıksız, not olmadan konuşmanın zorluklarını biliyorum. Zaman zaman hepimiz bir şeyler yapıyoruz. Ama Başbakan’ın ‘benzer olayların olacağı’ yönündeki açıklaması asıl vahim olan. Bu ‘Önleyemiyoruz’ demektir. Arkasından Başbakan Yardımcısı’nın, ‘Vatandaşlar önlem alsınlar’ açıklaması geldi. İktidar sensin, önlemi alacak olan sensin. Vatandaş ne önlem alır? Eline silah alıp dağa mı çıksın vatandaş? Vatandaşın üzerine düşen vergisini vermektir, yasalara uymaktır... Şimdi sen alman gereken önlemi de vatandaşın sırtına yıkıyorsun? Yani hiçbir sorumluluğu olmayan, hiçbir sorumluluk taşımayan öyle garip bir devlet anlayışıyla karşı karşıyayız.”

        KARLOV SUİKASTI

        Rusya Büyükelçisi Karlov’a suikast olayına sözü getirdi, “Şunun üzerinde durulmuyor” deyip sorusunu yöneltti:

        “Bir polis, büyükelçiyi arkasına geçer ve sırtından neden vurur? Bunun mesajı nedir? Karşısına da geçip vurabilir. Ama sırtına geçip vuruyor. Bununla ne mesaj vermek istiyor? Beş dakika içinde bunun FETÖ’cü olduğu ortaya konuldu, ama okula girdiği tarihten 15 Temmuz sonrasına kadar bunun FETÖ’cü olduğuna dair kimse bir şey söylemedi. Nasıl oluyor bu?”

        Kendisinin yorumunu sordum, “Bir şey söylerim ama komplo teorisine girer...” demekle yetindi.

        ‘BAHÇELİ DE SORUMLU’

        OHAL ortamında referandumun nasıl olacağı sorumuza yanıtı ise şöyle oldu:

        “12 Eylül koşullarında referandum nasıl yapıldıysa şimdi daha ağır koşullarda yapılacak. O dönem de bir darbe dönemiydi. 20 Temmuz’dan sonra Türkiye başka bir darbe dönemine geçti. 12 Eylül’de ne varsa 20 Temmuz sonrasında da aynı şeyler var. İnsanlar değişti, zihniyet aynı zihniyet.”

        MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Anayasa için evet oyu vereceğim” açıklamasını sorduk.

        Kısa süre düşündü ve şunları söyledi:

        “Türkiye’nin bekasından sadece ben sorumlu değilim. Benim kadar Sayın Bahçeli de sorumludur.”

        Bu arada Diyanet İşleri Başkanı’nı da “IŞİD ve benzeri terör örgütleri konusunda kararlı tavır takınmaya” davet etti.

        Diğer Yazılar