Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        OHAL kararnameleriyle işten atılanlarla ilgili hukuki konuya, idari bir organ olan inceleme komisyonu bakabilir mi?

        Ya da Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 100 bin başvurunun 70 bini aşkın bölümünü oluşturan “bireysel başvurular”ın bu komisyona aktarılması hukuki mi?

        OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kurulmasına ilişkin kanun hükmünde kararnamenin 3 gün önce çıkmasının ardından, yukarıdaki sorular çerçevesinde tartışma başladı.

        Odağında da “AİHM’ye giden yolda Anayasa Mahkemesi’nin son aşaması olan hukuk sürecinin tüketilmesi gerekirken, sadece 3’ü hukukçu olan ve bizzat yürütme tarafından tayin edilen 7 kişilik idari yapı, nasıl sürecin parçası nasıl olabilir?” sorusu yer aldı.

        İdarenin tasarrufu nedeniyle bağımsız yargıya taşınan bir konunun idare tarafından hukuk sürecinin bir parçası yapılması eleştirildi.

        AYM’NİN YÜKÜ

        Bunun AİHM’ye giden süreci uzatarak mağduriyeti artıracağı, Strasbourg’un, dolayısıyla Venedik Komisyonu’nun buna izin vermeyeceği ileri sürüldü.

        Hukukçular, gerekçelerinde de sayısına her geçen gün yenisi eklenen ve şimdi 70 bini aşan başvuruların 7 kişilik bir komisyon tarafından en az 10 yılda sonuca ulaştırılabileceğini iddia etti.

        Anayasa Mahkemesi bireysel bölümünün, başvurucuların görüşünü almadan dosyalarını OHAL komisyonuna gönderemeyeceğine de vurgu yapıldı.

        Bazı hukukçular da aslında bunu, AİHM’nin tüketilmesi gereken hukuk yollarından biri olarak gördüğü Anayasa Mahkemesi bireysel bölümünde yarattığı krizi çözmek için bir ara formül olarak gördü.

        Anayasa Mahkemesi’nin üzerindeki başvuruları kısa sürede çözememesinin, “bireysel başvuru” hakkına zarar getireceğine dikkat çekildi.

        Bu görüşü savunanlar, OHAL ile mağdur olanlar için ilk kez bir mahkeme yolunun açılmış olduğuna da dikkat çekti.

        AİHM’NİN KABULÜ

        Bütün bunlar söylense de aslında oluşturulan komisyon fikri yeni değil.

        Hatta geçmişte AİHM’nin de tüketilmesi gereken iç hukuk yollarından biri olarak kabul ettiği bir başka komisyondan kopyalanmış.

        Esinlenilen model, 2004’te 5233 sayılı Terör Zararlarının Karşılanması Hakkındaki Kanun ile kurulan Terör Zarar Tespit Komisyonu...

        Doğu ve Güneydoğu bölgesinde 1990 başında terör gerekçesiyle boşaltılan veya yerinden edilen insanların AİHM’de açacakları davaların önüne geçmek amacıyla oluşturulmuştu.

        Adına Köy Boşaltma Komisyonu da verilen idari yapı, o dönemde AİHM tarafından da tüketilmesi gereken hukuki süreçler arasında kabul edilmişti.

        Komisyon, emsal bedeller tespit ederek o tarihe kadar kendine gelen 361 bin 279 dosyadan 307 bin 789’unu karara bağ- lamış, içinden az sayıda dosya Anayasa Mahkemesi veya AİHM’ye taşınmıştı.

        Başvuruların çok olması nedeniyle komisyonun sayısı da artırılmış, en çok 2.5 yılda tamamlanan dosyaların işleme konulması için de yine bir o kadar süre geçmişti.

        Buradaki beklenti de 2 yıllığına oluşturulan komisyonun dosyadan inceleme yapacağı için yine benzer bir sürede sonuca ulaşması.

        Komisyonun, benzer dosyalara, bir başka kurumda göreve dönme, olası değilse aynı kurumda göreve başlatma veya işyerinin açılması kararı vereceğinden dolayı AYM’den çok daha çabuk sonuca ulaşabileceğine vurgu yapılıyor.

        Diğer Yazılar