Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suriye’de ateşkes ve Astana süreçleri tozu dumanı azaltınca zemin daha net görüldü.

        Aslında bilinmedik şeyler de değil...

        Suriye’deki güçlere vekâlet devreden devletlerin son dönem tutumlarını ve Şam’dan beklentilerini de ortaya koyunca görüntü daha da netleşiyor...

        Özellikle yaşananlar ve internet sitelerinin çerez diye nitelenen küçük bilgilerinin içine girildiğinde görülenler, tablonun detayının görülmesini de sağlıyor.

        Bu açıdan bakıldığında Astana’da olmasa da Suriye’de şu aşamada daha fazla kazanım elde eden 3 grup var...

        Rusya, İran ve PYD’nin de aralarında yer aldığı Kürt gruplar...

        Rusya açısından bakıldığında, son imzalanan anlaşmayla da kalıcı hale gelen Lazkiye’deki limanı bir toprak parçası haline dönüştü.

        Akdeniz’e en hâkim, hem de korunaklı coğrafi yapıya da sahip Lazkiye’den, iç savaş bitip ülkede yeni bir yapı ortaya çıkacak olsa bile kısa sürede Rusların çıkmasının olanağı yok.

        İRAN’IN KAZANIMI

        İran açısından durum biraz farklı...

        Çünkü İran, Ortadoğu’da süper güçlerin yaptığı gibi davranmıyor, çok daha farklı bir politika uyguluyor.

        Doğrudan güvenlik bürokrasisine odaklanıyor.

        Son dönem Irak’ta bunun gelişimine tanıklık edildi ve Haşdi Şabi gücü legalize olmakla kalmadı, bugün Irak’ın resmi ordusunun yerine geçti.

        Buna kent içini kontrol altında tutan polis gücü de eklendiğinde önemli bir varlık oluşturuyor.

        Benzer yaklaşımı geçmişte Lübnan’da da sergileyen İran’ın Suriye politikası da değişmedi, aynı yoldan ilerliyor.

        Rusya gibi bir üs elde etmek yerine, güvenlik güçlerinin ana unsuruna sahip olmak için adım atıyor

        Bunu da ağırlıklı olarak Afganistan, Pakistan gibi kendisine sadık Orta Asya kökenlilerden oluşturuyor; Hepsine 600 dolar civarında maaş bağlamasının yanında, savaş bittiğinde “vatandaşlık hakkı vermeyi” de taahhüt ediyor.

        Bölgedeki Pan-Şii milis gücünün etkisini ve varlığını yükseltiyor...

        Daha önemlisi, Suriye’de ele geçirilen kentlerde oluşturmaya başladığı yeni polis gücünün de Irak’takine benzer etki yaratacağı görülüyor.

        PYD’NİN ALDIĞI

        Başta da belirttiğim gibi Astana görüş- melerinde yer almasa da PYD, hem ABD hem de Rusya’nın korumasında

        Rusya’nın hazırladığı son anayasa taslağına göre, PYD Arapça’yı resmi dil olarak kabul edecek ama Kürtçe’ye eşit düzeyde hak tanınacak; bu da Kürt özerk bölgesinin kurulmasını kolaylaştırıyor.

        Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un önceki gün Moskova’da düzenlediği muhalifler toplantısına da katılan PYD yönetimi, şubat sonuna ertelenen Cenevre toplantısında da bulunmak istiyor.

        Son dönemde Suriye meselesini Rusya ile çözmeye yönelen ABD’nin yeni başkanı, her ne kadar göçmenlere atıf yaparak söylenmiş olsa da, “güvenlikli bölge” ilan edeceğine dönük açıklamayla birlikte okunduğunda PYD açısından özerk güvenli bir bölge alternatifi öne çıkıyor.

        Bütün bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin El Bab’a kadar olan bölgedeki etkinliği, ÖSO’ya verdiği destek güney sınırının gelecekteki güvenliği açısından da önem arz ediyor.

        Diğer Yazılar