Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Referandum siyasi partilerin alet çantalarını yenilemelerine de neden olacak mı?

        Soruyu, uluslararası ilişkiler teorisyeni Stephan Walt’ın “Sorunları aynı gereçlerle çözemezsin” temeline dayalı “alet çantası” metaforundan esinlenerek sordum.

        Çünkü bugüne kadar siyaset alanının parselasyonu alet çantasındaki gereçlerle yapılıyordu.

        Darbeden bu yana geçen 35 yılda da bu gereçlerle yapılan parselasyonda dağılım değişmedi.

        Şimdi soru şu: Bu referandumda AK Parti ile MHP’nin ana aksını oluşturduğu sağın % 65, CHP ve soldaki diğer partilerin % 35 ile tahkim edilmiş dağılımı sürecek mi?

        Televizyonların açık oturumlarındaki referanduma ilişkin tartışmaların nüvesini oluşturmaya başlayan soru bu noktada bitmiyor.

        “Sağ düşüncedeki mütedeyyin kesimin Batıcı tahakküm altındaki 200 yıllık esaretinin referandum ile son bulacağı” söylemleri de buna ekleniyor.

        Hatta Cumhuriyetin bu çağın koşullarını çözmede yeterince başarılı olamadığı, dolayısıyla “Türkiye’nin karşısına çıkacak beka sorununu gidermek için yeni yönetim biçimine geçilmesi gerektiği” iddiası konuyu yeni bir boyuta taşıyor.

        SAĞ BÖLÜNME

        Görünen o ki peşrev aşamasında olan referandum propaganda sürecinin odağını, Anayasa değişikliğinin içeriğinden çok bu zemin oluşturacak.

        Bir kesim, “Batı’nın tahakkümünden çıkıp öz değerlere dönme” tarafında yer alırken, diğer taraf “yüzü Batı’ya dönük çağdaş, modern, laik Cumhuriyet değerlerine sahip” eksene konumlanacak.

        Bu da doğal olarak merkez sağın bugüne kadar % 65 ile konsolide olmuş blokunu etkileyecek.

        Çünkü 1980 sonrası seçimler, üçte bir sol, üçte iki sağ parti oyları ile sonuçlandı.

        Bir zamanlar ANAP, DYP, MHP ve diğer sağ partilerin oyu % 65 oranına ulaşırken, diğer tarafta CHP ve DSP ile diğer sol partilerin toplamı % 35’leri geçemedi.

        Benzer durum son seçimde de karşımıza çıktı, AK Parti ile MHP’nin % 62’lik blokuna diğer sağ partilerin oyu eklendiğinde aynı sonuca varıldı; diğer kanatta CHP, HDP ve diğer sol partilerin oyu % 35’ler seviyesinde kaldı.

        AYATA’NIN TESPİTİ

        Soruya dönersek; aynı oranların bu referandumda da gerçekleşmesi olası mı?

        Siyasi kimliğini bu tür konularda bir kenara bırakarak sosyolog kişiliğiyle yaklaşan CHP Milletvekili Prof. Dr. Sencer Ayata ile sohbet ederken önemli bir tespitte bulundu:

        “Türkiye’de yüzde 65 sağ, yüzde 35 sol tezi iflas ediyor. Laik Cumhuriyetçi ile Osmanlı özlemindeki mukaddesatçı bölünmesi yaşanıyor. Bugün MHP’deki laik Cumhuriyetçi sağın ağırlığı yüksek, benzer şekilde AK Parti’nin içindeki sayısı da azımsanmayacak oranda. HDP’deki sayısı da az değil. Onun için % 65’lik sağ bloktan söz edemeyiz.”

        Ayata, bu aşamada çuvaldızı kendilerine de batırmaktan kaçınmadı, “CHP olarak biz de bunu fark edemedik” deyip ekledi:

        “Cumhuriyetin değerlerine ve reformlarına sahip çıkan, onu yaşam tarzı haline getiren insanların ezici bir çoğunluğu bir azınlığın yaşam tarzını benimsemiyor. AKP, kendini toplum sanıyor; ama onun dışında temeli Cumhuriyet olan çok daha büyük parça var. Hatta iki farklı toplum daha var.”

        Ayata’nın da vurguladığı gibi tartışma bu zeminde yürürse bazı kesimlerin temsil sorunu ortaya çıkar.

        Bu, siyasette yeni arayışları tetikler...

        Bakalım alet çantasını kim yenileyecek...

        Diğer Yazılar