Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “AFER’in tepesi” anlamına gelen ilçenin kuruluşu Osmanlı dönemine uzanır.

        Önce ileri karakol, sonrasında da iç ayaklanmaların bastırılması- nın en önemli merkezi haline gelen Telafer’e girdiğinizde kendinizi bir Anadolu kasabasında hissedersiniz.

        Azeri Türkçe’sine benzeyen bazı kelimelerin kırık telaffuz edildiği konuşma tarzı, Şii ve Sünni Türkmenlerin bir arada yaşam bulması açısından da hoşgörünün Kuzey Irak’taki en önemli merkezi durumundaydı.

        İlk sorunu Saddam döneminde bölgenin Araplaştırılması çabasıyla yaşadı; birçok Türkmen ilçe merkezini terk edip özellikle de Türkiye sınırına yakın köylere göç etmek zorunda kaldı.

        Irak’taki iç karışıklık sonrası da ilçede ne hoşgörü kaldı, ne de yer yurt...

        İlk bombayı ikinci Körfez Savaşı sırasında ABD’den yedi; bölgede El Kaide’nin yerleşik olduğunu varsayan Washington yönetimi ilçeyi 8 kez bombaladı.

        Yetmedi, 7 bine yakın Telaferliyi hapse attı.

        MERKEZİ KONUMU

        Körfez Savaşı sonrası ilçe merkezi rahatlamaya yüz tutmuştu ki bu kez etnik çatışmaların yarattığı sorunlarla boğuşmaya başladı.

        Bir yandan kendi soydaşlarıyla boğuşan Telaferliler, diğer yandan bölgeye hâkim bazı Kürt gruplarının baskısıyla karşılaştı...

        Ancak Türkiye’nin Bağdat’la yaptığı anlaşma gereği Irak içinde bulunan askeri güçlerinin desteğini yanında hissetti.

        Ancak 60 kilometre kadar doğusunda yer alan bağlı olduğu Musul’un DEAŞ’ın eline geçmesi sonrası kısa süreli rahatı yeniden bozuldu ve Suriye’deki iç karmaşanın de etkisiyle Musul’un ardından Telafer de DEAŞ’ın önemli merkezi haline geldi.

        Telafer’i Osmanlı’dan bu yana önemli kılan ise geçiş yollarının tam üzerinde yer alması...

        Suriye ve Türkiye sınırına yakın olmasının yanı sıradoğuda Musul, batıda Sincar, güneyde ise bir zamanlar DEAŞ’ın bugün ise Şii güçler Haşdi Şabi’nin kontrolünde olan El Ambar’ın da içinde bulunduğu bölge yer alıyor.

        ANKARA’NIN BEKLENTİSİ

        Bağdat’ın duyurduğu dünkü operasyon öncesi de Haşdi Şabi’nin ağırlıkta olduğu Bağdat güçleri, Telafer’e girmek isteyince Türkiye’nin sert tepkisiyle karşılaşmıştı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Telafer’in bir Türkmen ilçesi olduğunu anımsatıp, “Haşdi Şabi burada eğer böyle bir terör estirirse kesinlikle buna olan cevabımız farklı olur” açıklaması yapınca, Bağdat geri adım atmıştı.

        Musul operasyonu bittikten sonra da beklenen oldu ve dün koalisyon güçlerinin hava desteğiyle Telafer operasyonu başladı.

        Türkiye’den ise dün akşam saatlerine kadar herhangi bir tepki gelmedi.

        Bunun birçok nedeni var...

        Öncelikle yeni bir güç yapılanmasının oluşturulması ve Türkiye korumasındaki Türkmenlere, “İlçenin denetimi yeni oluşturulan özel polis gücü tarafından sağlanacak” sözünün verilmesi...

        Böylece, hemen yanı başındaki Sincar’a hâkim PYD/ PKK veya bölgenin yönetimini elinde tutan IKBY hâkimiyeti olmayacak.

        Suriye ile Irak Kürt bölgeleri arasındaki bağ daha incelecek...

        Ancak Tahran’ın arzu ettiği Deyrizor’dan geçen ve İran’a kadar uzayan Akdeniz kuşağı- nın da önü açılacak.

        İran Genelkurmay Başkanı Tümg. Muhammed Bakıri’yi dün ağırlayan Ankara, anlaşılı- yor ki tercihini ikinci seçenekten yana kullandı...

        Bunun karşılığının Suriye’nin kuzeyinde Ankara’nın istediği operasyonlara kapı aralanması olacağının altını çizen de çoktu...

        Diğer Yazılar