Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İRAN’da tırmanan gerilimden “İran Baharı çıkar mı?” sorusuna başladığı günden bu yana yanıt aranıyor.

        Tahran yönetimini ve İran’daki etnik yapıları yakından takip eden tarafların altını çizdiği gibi, bu ancak tek şartla olur.

        O da Doğu ve Batı Azerbaycan, yani Tebriz bölgesi bu işin içine girerse eylemlerden başka bir sonuç çıkar.

        Çünkü İran’ın kurucu halkı olan Doğu ve Batı Azerbaycanlılar bugüne kadar birçok eylemde geri durdu.

        Devlete yönelik her tehdide karşı siper olurken, milliyetine yönelik her girişime de aynı sertlikte çıktı; taviz vermez davrandı.

        Bu duruşunu da her maçında 80 bini aşkın izleyici desteği bulan; 2009-2010 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ne yükselen, birinci ligde oynayan Azerbaycan Traktorsazi Tebriz futbol takımı karşılaşmalarında sergiledi.

        “Kırmızı beyaz” ambleminden dolayı “Kırmızı Kurtlar” olarak da isimlendirilen Traktorsazi taraftarları, her maçta üç hilalli bayrak sallıyor, MHP’nin amblemi “bozkurt” işaretiyle takımını destekliyor.

        “Tebriz-Bakü-Ankara/ Biz hara (nere), Farslar hara/ Kurban olsun Turan’a...” sloganı atıyor.

        Hatta bazen o kadar ileri gidiyorlar ki İran devlet televizyonu maç yayınını kesiyor.

        Kendilerini İspanya’nın Katalanları gibi görmelerinden dolayı da “İran’ın Barcelona’sı” diye anılıyor.

        ‘BOZKURTLU’ EYLEM

        Önceki akşam Tebriz bölgesinde eylemlere katılan gruplar arasında bozkurt işareti yapıp “Kırmızı Kurtlar” sloganları atanların görüntüleri Ankara’yı harekete geçirmiş.

        Bölgeyle ilişkisi olan MHP milletvekilleri de devreye sokulmuş, Dışişleri Bakanlığı’nın dünkü bildirisine de yansıyan “eylemlere destek vermemeleri” tavsiyesi iletilmiş.

        “Suriye’deki hataya düşmeden sorunu çözün; Traktorsazi’nin başına gelen sorunları bir daha yaşamayın...”

        Bu tavsiyenin ne denli etkisi olur kestirmek zor.

        Ancak İran üzerine çalışan akademisyenlerin buluştuğu nokta, “Eğer İran Azerileri işin içine girerse eylemlerin sonuç alacağı” noktasında.

        GENİŞLEMENİN DARBESİ

        Bölge çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Veysel Ayhan, “İran’ın etnik birinci ana unsuru Azeriler eylemlere katılırsa İran’da değişim hızlı olur” dedi.

        Tahran yönetiminin uzun süredir halkının refahı yerine “siyasi etkisini genişletme” çabasında olduğunu da belirtti, “Çarlık Rusya’sı genişlemeyi yaşadığında 17 Ekim devrimiyle karşılaştı” anımsatmasında bulundu.

        Prof. Dr. Ahmet Uysal ise “Tahran yönetiminin eylemi bastırma kapasitesi ile bastırma isteği arasındaki tercihinin önemli olduğunu” belirtip ekledi:

        “Bastırmak isterse hemen yapmalı, istemezse bir daha önünü alamaz. Rejimin geleceğini de Azeriler tayin eder. Ayrıca eylemlerin motor gücü 2009’daki gibi orta sınıf değil, ekonomik sıkıntıda olan, bankerde parası batan kırsal...”

        İran üzerine çalışmalarıyla tanınan TOBB ETÜ’den arkadaşım Yrd. Doç. Dr. Gülriz Şen “eylemlerin etnik damardan” geliştiğine dikkat çekti.

        Ordu, Devrim Muhafızları ve paramiliter milis güç Besiclerin eylemlere müdahale isteksizliğine dönük haberlerin de geldiğini anımsatan Yrd. Doç. Dr. Şen şu tespitte bulundu:

        “Bu tutum devletin müdahalesini kısıtlar, eylemleri farklı yere götürebilir.”

        Anlaşılan o ki Ankara, Suriye’den farklı olarak daha temkinli, yatıştırıcı davranıyor; hatta sükûnet tavsiye ediyor.

        Bölge ilginç bir sürece tanıklık ediyor....

        Diğer Yazılar