Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2 GÜNDÜR farklı nedenlerle Ankara’da yerleşik yabancı diplomatlarla sohbet etme fırsatı buluyorum.

        Bunlardan biri de dün gerçekleşti; SUİ Bölümü’nün davetiyle TOBB ETÜ’de konuşma yapan Rusya Büyükelçisi Aleksey Yerhov’u dinlemeye çok sayıda yabancı diplomat gelmişti.

        Türkiye geçmişte Irak’ın kuzeyi başta olmak üzere PKK’ya yönelik operasyonlara girdiğinde hepsinin tavrı çoğu kez benzer olurdu.

        Önce terörle mücadelenin Türkiye’nin hakkı olduğuna işaret edilip ardından operasyonların sivil halka da zarar verdiğinden yola çıkılır, sert eleştiriler ardı ardına sıralanırdı.

        Operasyon başladığı günden bu yana karşılaştığım yabancı diplomatlarda dikkat ediyorum, geçmişteki yaklaşımlarından eser yok.

        Dikkat çeken ise bunların ağırlıklı bölümünün AB üyesi ülkelerin diplomatları olması...

        Ancak hemen hepsinin sorusu neredeyse tek noktada bütünleşiyor:

        “Türkiye Afrin’de ne kadar kalacak; hemen ardından Münbiç de olacak mı?”

        Bunu sorarken Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonel başarısına ve istihbarat gücüne de atıf yapmadan geçmiyorlardı.

        SONRASI RAHAT

        Haksız da değiller...

        Arazi ve doğa koşulları açısından bakıldığında en zor şartlarda gerçekleştiriliyor.

        Buna rağmen ekranlara yansıyan görüntüler de gösteriyor ki Türk Silahlı Kuvvetleri arazide operasyon öncesi çok iyi çalışmış, neredeyse avucunun içi gibi biliyor.

        Hükümet çevrelerinin de aktardığına göre hangi aşamada ne yapılacağı konusunda baştan çizilen planlar ise eksiksiz yürütülüyor.

        İddiaları o ki operasyon “dünyadaki askeri standartların çok üzerinde ve olabilecek en iyi tahkimatla yürütülüyor”...

        Hatta Türkiye sınırını çevreleyen yüksek dağlardaki hâkimiyetin ele geçirilmesiyle birlikte, Afrin’e doğru düz ova olduğu için operasyonun bundan sonraki aşamalarının çok daha hızlı ilerleyeceğine vurgu yapılıyor.

        MÜNBİÇ SENDROMU

        Ne kadar süreceği konusunda kesin bir veri yok...

        Ankara’da ilgili kişilere sorulduğunda da zaten bu soruya, “Günbegün değişiyor; mümkün olan en kısa sürede” yanıtıyla karşılık veriliyor.

        Merak edilen bir diğer konu ise Cumhurbaşkanı’nın “Sıra oraya gelecek” dediği Münbiç...

        Şurası açık ki Türkiye’nin Afrin operasyonu, Münbiç’e de yapabileceğini göstermesi açısından önemliydi.

        Ayrıca Afrin operasyonu, Hollanda gibi Türkiye’nin diplomatik ve siyasi açıdan arasının en kötü olduğu Batılı ülkelerin de desteğini aldı.

        Bu da Münbiç’i kolaylaştırdı.

        Operasyon, bölgedeki hemen her örgüte ardını bir süper güce dayayarak bundan böyle efelenmesinin bir işe yaramayacağını da gösterdi.

        Özellikle de ABD açısından...

        Çünkü, yakın geçmişte ABD’ye sırtını dayayan Irak merkezi hükümetinin başına gelmedik kalmadı.

        Bölgedeki ABD unsurlarının teşvikiyle bağımsızlık referandumuna giden Barzani’yi de Washington yalnız bıraktı.

        Bugün de Afrin’de PYD aynı durumda kaldı.

        Bütün bu gelişmeler ise bölgede çözümün bundan böyle küresel değil, yerel aktörlerle sağlanacağı algısını hâkim kıldı.

        Astana süreci de bu algının yerleşmesine katkı sağladı.

        Küresel aktörler de entegre savunma sistemine sahip İncirlik Üssü başta olmak üzere Türkiye’den dışlanmanın yaratacağı ağır faturayı gördü.

        Afrin, bölgede taşların tam yerine oturmasını sağladı...

        Diğer Yazılar