Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PKK’nın 1984’te kurulduğu günden bu yana aldığı üçüncü, hatta en büyük darbedir Afrin...

        Sıralarsak...

        İlk ağır darbesini 1990’lı yılların ikinci yarısında yedi...

        Ankara o dönemde de bugün gibi askeri güç ile diplomatik gücün birlikte hareketiyle kazandı.

        Sonuçta PKK’nın lider kadrosu Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye teslimiyle dağıldı.

        PKK’nın yönetim kadrosundan Duran Kalkan da 2012’de kaleme aldığı “Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı” kitabında yenilgiyi açıkça kabullendi.

        “Ortada köy kalmadığı için köye dayalı eylem yöntemiyle tuzağa düşüp avlandıklarını; pasif savunmaya geçerek coğrafyanın en derinine mevzilenince de halktan koptuklarını” söyledi.

        Bunu aşmak için “Dördüncü Konsept” adını verdiği yeni dönemi başlattıklarını açıkladı.

        Kıra dayalı şehir gerillası hareketi PKK’nın ikinci büyük yenilgisinin de başlangıcı oldu.

        Daha ilk adımda Temmuz 2011’de Silvan’da hedeflediği, “başkaldırı (serhildan)” toplumda ters tepti.

        Sonrasında Hakkâri, Muş, Van, Diyarbakır, Mardin ve ilçelerinde “kıra dayalı şehir savaşı” da sonuç vermedi; dayandırdığı siyasetin hendeğine düştü.

        Diyarbakır Sur ile başlayan, Cizre ve Nusaybin ile devam eden hendek çatışması halkta tepki üretti.

        Bu PKK açısından ikinci büyük yenilgiydi...

        GÜÇ VEHİM ALANI...

        Zaten sığındığı Kuzey Irak ve Kandil de kendisi için yurt olmamaya başladı; bölge ülkelerinin desteğiyle Sincar’a çekildi.

        Türkiye’de 2016 ve 2017 yıllarında ağır darbe aldığı için eylemsiz kalmanın ötesine geçemedi.

        ABD desteğiyle Kuzey Suriye’de PYD bölgesine taşındı; DEAŞ’a karşı mücadelenin en önemli savaşan taşeron gücü haline getirildi.

        PKK bu durumdan kendisine güç vehmedecek yeni bir alan bulduğu için memnundu; çünkü bölgeye yaydığı yenilmezlik vehmini sürdürmesi için önemli bir araçtı.

        ABD de askerlerini kullanmadığı için hoşnuttu...

        Ancak Afrin operasyonu PKK açısından üçüncü büyük yenilgi, belki de en ağır hezimet oldu.

        Ortadoğu’da 1984’ten bu yana öyküleştirip kabul ettirdiği “yenilmezlik psikolojisinin efsanesi” Afrin’de çöktü.

        Hatta yenilmezlik vehminin yanında cesareti de tükendi.

        Bunu anlamak için üç hafta önce Murat Karayılan’ın bizzat gittiği Afrin’den meydan okuyan demeçlerine bakmak yeteli.

        Deyrizor, Rakka, Haseke, Kobani, Resulayn’dan gelen militanlarıyla oluşturduğu konvoyun Şam desteğindeki Şebbihalar ile buluşması ve Nubl Zehra üzerinden 57 mm’lik top ve silah yüklü 40 araç ile Afrin’e ilerlerken Türk Silahlı Kuvvetleri, aldığı güçlü istihbaratla ilk darbeyi 22 Şubat’ta havadan vurdu.

        BARIŞI KURAN

        Karayılan’ın Afrin’de direneceklerine ilişkin demeci de bundan sonra bir işe yaramadı; ardı ardına darbe yedi.

        Şimdi, “Sivil halka zarar gelmemesi için Raco ve Cinderes’te yaptığımız gibi halkı da alıp geri çekildik” gerekçesine sığınacak; vurkaç yaparak eylemini devam ettirme yoluna gidecektir.

        Ancak bunların hiçbiri TSK’nın askeri; siyasi iradenin de kararlılık ve taktik başarısının önüne geçemez.

        Alanda sadece muharebe kazanılmadı, Ortadoğu’da PKK efsanesini de tüketti; psikolojik olarak bitirdi.

        Bütün bunlar iktidarın harekâta başladığı ilk günden itibaren doğru adımlar atıp, düğmenin iliklerinin doğru geçirilmesini sağlayarak siyasetinin diplomatik ayağını da iyi yönetmesiyle sağlandı.

        Başarısı Afrin’le kalmadı; Münbiç hatta Kuzey Irak operasyonunu da kolaylaştırdı.

        Hatta Azez ve El Bab’da sağladığı istikrarı Afrin’de kurarsa; İdlib’de devam ettirirse Türkiye bölgede sadece bir güç olarak kalmaz.

        ABD ve Rusya’nın ilerisinde barışı kuran kimliğe de kavuşur.

        Diğer Yazılar