Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “30 MİLYON zeytin ağacı, 40 bin küçükbaş, 20 bin büyükbaş hayvan...”

        Başbakanlık Toplantı Salonu’nda önceki gece yarısına kadar devam eden toplantıda masaya konulan envanter bununla kalmıyor.

        Hangi cadde veya sokakta, hatta hangi evde kaç nüfusun yaşadığına ilişkin veriler sıralanıyor.

        Afrin ilçe merkezi ve çevresi hakkındaki veriler bununla da bitmiyor.

        Bir ara 30 milyon ağaçtan kaçının hasta olma ihtimali bulunduğuna yönelik bilgi aktarılıyor; zeytin zararlılarına karşı mücadelenin hemen başlaması kararlaştırılıyor.

        Hastalığın Hatay bölgesine geçmemesi için alınması gereken önlemler sıralanırken, bölgenin zeytin kalitesinin Antakya bölgesinin 1.5-2 katı daha kaliteli olduğuna dikkat çekiliyor.

        Bu aşamada büyükbaş ve küçükbaş hayvanlara bulaşması olası hastalıklara karşı da aşılama takvimi belirleniyor.

        AFRİNLİ YÖNETECEK

        Aktarıldığına göre, bazen bölgeyle ilgili bu kadar çok veriye sahip olunduğunun farkına varılması toplantıdakileri de hayrete düşürmüş.

        Afrin’in kısa sürede mayından ve uyuyan hücrelerden temizlenmesi sonrası atılacak adımlar da sıralanmış.

        AFAD ve Kızılay yardımının yanı sıra ilk adımda fırınların, bakkalların açılması, normal yaşama dönülmesi, bu aşamada su ve elektrik sorununun süratle giderilmesi var.

        İkinci aşama ise eğitim, sağlık, yargı, hatta tarıma dönük çalışmalar...

        Üzerinde durulan, uzun yıllar etkisinde kalmış olmasından dolayı genç nüfusun PKK desteğindeki PYD/YPG yapılanmasına olan ilgisi...

        Bunların kazanılmasının yöntemleri üzerinde durulmuş...

        Örgütün baskısının üzerlerinden kalkması sonrası halkın daha özgürleşip demokratik yönetim yapısına kavuşturulması halinde etkinin kırılacağı belirtilmiş.

        Yönetim yapısı için gösterilen örnek Cerablus, Azez ve El Bab...

        Ancak Afrin’in demografik yapısının Azez olmadığının da altı çizildi, buna uygun yeni yönetim modeli geliştirileceği ifade edildi.

        “Kürtlerin yaşadığı yerde Arap veya Türkmenlerin yönetimi elinde tuttuğu yapıyla gidilemez” ilkesinden hareket etikleri vurgulandı.

        Fırat Kalkanı havzasında da yönetimler belirlenirken etnik kimliğe hiç atıf yapılmadığına da dikkat çekildi.

        Rakka, Deyrizor, Halep, Doğu Guta’daki operasyonlar sonrası kentler yakılırken, Afrin ve çevresinde bırakın sivilleri, tarım arazileri, hayvanlar ve binaların da zarar görmemesi için uğraş verildiğine vurgu yapıldı.

        YUNUS GİBİ

        Aktarıldığına göre, yönetim yapısı “Azez modelinin sıkılaştırılmış” uygulaması olacak.

        Ancak alan daha büyük olduğu için iki yapılı yönetim modeli uygulanacak.

        Diğer yerlerde tek yönetim varken, Afrin’de mülki idare ve yerel yönetim birbirinden ayrılacak.

        Yerel güvenlik ve yerel yönetim birimleri oluşturulup mülki idareye bağlanırken, il genel meclisine benzer yapı oluşturulup yerel yönetim de meclise devredilecek.

        Yerel yönetim Afrin’in yerlilerinden oluşacak ve Kızılay, AFAD aracılığıyla her aileye gıda ve sağlık hizmeti verilecek.

        Şunu belirtmeliyim ki Ankara da düne kadar ilgisi olmayan Afrin’e dünyanın objektiflerini çevirdiğini biliyor.

        Ayrıca Afrin’de yaratacağı yönetim biçiminin Münbiç başta olmak üzere Fırat’ın doğusunda da uygulanabilirliğini sergilemek istiyor.

        Bundan dolayı “Afrin’de Yunus misali olacağız” cümlesi sıklıkla tekrarlanıyor.

        Diğer Yazılar