Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ULUSLARARASI ilişkilerde hiçbir adım tesadüfi değildir; olan da çok enderdir.

        Eğer Ortadoğu’da İsrail ile ABD birlikte bir adım atıyorsa, muhakkak bir başka yerden bir oyun planı daha yapılmıştır.

        Tarih 70 yıldır bölgede bunu öğretti.

        Yani tam ramazan ayına girildiği gün İslam âlemini ayağa kaldırıp karşısına alabilecek bir harekete girmenin bir nedeni olmalı?

        Birçok kişi bunu ABD ve İsrail’in İran politikasının taktiği olarak değerlendirdi.

        Ancak görülmesi gereken bir başka alan daha var: Doğu Akdeniz...

        Hatta Doğu Akdeniz’deki ısınma oldukça hızlı ve çatışmaya yol açacak ciddi bir tsunami boyutunda...

        Temelinde de Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon enerji kaynakları var...

        3.5 TRİLYON METREKÜP

        Bugüne kadar hep Doğu Akdeniz’de çıkan petrol veya doğalgazın Türkiye olmadan Avrupa’ya sevkinin gerçekleşmeyeceği savı işlendi.

        Ancak 2010 yılından bu yana keşfedilen yeni rezerv toplamı 3.5 trilyon metreküpü geçti.

        Son dönem sadece Afrodit bölgesinde 125, Tamar’da 233, Leviathan’da 623 milyar metreküp rezerv keşfedildi ve çıkarılması için adım atıldı.

        İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile ortak çıkardığı gazı Mısır’a satmayı planlıyordu; ancak onun da Zor bölgesinde 850 milyar metreküp yeni rezerv keşfi bu hayali frenledi.

        Bir bölümünü Ürdün’e sattı.

        YENİ GÜZERGÂH

        Türkiye olmadan Avrupa pazarına çıkarması maliyeti karşılamadığı için de geri kalanı için yeni yol aramaya başladı.

        Son dönem ardı ardına yeni rezervlerin ortaya çıkması, bunların miktarının da yüksek olması GKRY ve Yunan adaları üzerinden boru hattıyla taşımayı yapılabilir hale getirdi.

        Buna GKRY ile münhasır ekonomik bölge anlaşması bulunan Mısır kaynakları da eklendiğinde yeni bir durumla karşılaşılabilir.

        3 Türkiye karşıtına ekonomik voltran oluşturur.

        Zaten bir süredir Avrupa Med Pipeline Projesi’nin hızlandırılıyor olması da bunun yansıması...

        Doğu Akdeniz’in hem hukuki hem de hidrokarbon statüsünü en iyi bilenlerden Prof. Dr. Sertaç Başaren de dünkü sohbetimizde bu duruma dikkat çekip şu uyarıda bulundu:

        “Bugüne kadar Türkiye olmadan Avrupa sahasına enerji sevkıyatının yapılması çok verimli olmuyordu. Ama bulunan yeni rezervlerle birlikte gaz miktarı arttıkça artık bu proje yapılabilir hale gelmeye başladı.”

        Prof. Dr. Başaren, daha önemli bir tehlikeye de işaret etti:

        “Kıbrıs’a bir süre sonra enerji sevkıyatı nedeniyle yabancılar gelip oturursa iş çok daha farklı bir noktaya gider...”

        Başaren’in de dikkat çektiği gibi bu Kıbrıs sorununun da Türkiye’nin istemediği bir noktaya evrilmesine neden olabilir.

        Türkiye bu gelişmeyi durdurmak için adım atmıyor değil.

        Nitekim yakın geçmişte Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, askeri dehanın deniz sahasına nasıl yansıtılacağının örneğini sergiledi.

        Diplomatik bir yakınmaya dahi mahal bırakmadan muhteşem manevralar ile Eni’nin, sorunlu sahaya girip yeni arama yapmasının önüne geçti.

        Ancak askeri deha bir yere kadar belirleyici olur, sonrasında arkasında sivil destek arar.

        Bulamazsa askeri harekât tatbikatlarıyla işi uzatması olanaksız hale gelir. Bu aşamadan sonra ya gerilim artar ya da İsrail ve GKRY, Doğu Akdeniz’de at koşturur.

        Diğer Yazılar