Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Meclis'te öyle oylamalar vardır ki, siyasetin turnusol kağıdı gibidir.

        Tartışmalarda milletvekillerinin tutumu ve Genel Kurul salonundaki sayıları, parti gruplarının konuya hakimiyeti, partilerin ruh halini bir çırpıda ortaya çıkarır.

        Yukarı çıkıp, basın locasından izlediğiniz Genel Kurul görüntüsünün sağlamasını da kuliste gerçekleştirdiğiniz sohbetlerle yaparsınız.

        Şunu hemen belirteyim, tam kadro katılmış, partinin kararından bir adım atmamış olmasına karşın, AK Parti’deki dünkü hava buruktu.

        MUHALEFETİN ÇOKLU SÖYLEM ÜSTÜNLÜĞÜ

        Öncelikle Genel Kurul salonuna bir süredir gözlemlendiği gibi AK Parti değil, muhalefet hakimdi...

        Muhalefet partileri hatiplerinin konu hakimiyeti ve eleştirilerini kürsüde çok sayıda hatiple dile getirmiş olmaları da renk ve söylem etki efektini arttıran bir baskı unsuruydu.

        Özellikle CHP, proaktif tutumunu ve salon hakimiyetini daha ilk adımda elde etmeyi başardı, AK Parti de uzun süredir sergilediği, “top geçirmez” savunma oyuncusu psikolojisini korumaya devam etti.

        Sonuç olarak benzer oylamaların tartışması sırasında dolu olan AK Parti sıraları boştu.

        Cumhur İttifakı’nın dinamizm gücünü tam kadro salonda bulunan MHP sağlıyordu.

        BİLGİLENDİRMEME HAYIFLANMASI

        AK Parti’deki psikolojinin bu noktaya gelmesinin nedeni tek başına grup yöneticilerine bağlanırsa haksızlık olur.

        Çünkü elinden geldiği gibi milletvekillerini oylamada hazır bulunmaları konusunda elinden gelen gayreti gösteriyor.

        Sorun ise salona gelen milletvekilinin oy verdiği konuda bilgilendirilmemiş olması.

        Buna Genel Kurul kürsüsünde zaten sınırlı olan konuşma süresini kullanan parti temsilcilerinin kısıtlı ve tam içeriğine ulaşmamış anlatımları eklendiğinde, durum daha da karmaşık bir hal alıyor.

        Muhalefet partileri, milletvekilleri ile konuyu eni konu tartıştıktan sonra karar almaları veya WhatsApp üzerinden bilgi notu ile bilgilendirmeleri de onları hayıflandıran başka unsurlar.

        Kuliste bunun kontrolünü de yaptım…

        Tezkere ile muharip güç mü, yoksa sadece insani ve eğit-donat kapsamında asker mi gideceği konusunda hiçbirinde verileri yoktu.

        Bazıları da iç sesini bastırmak için, “Önden tezkere çıkarıyoruz ki gerekirse ona göre pozisyon alınacakmış…” yaklaşımını sergilemeyi tercih ediyordu.

        Oysa, bir hafta önce, Libya ile Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırası Meclis’te görüşülüp kabul edildi; insani ve teknik konularda asker gönderilmesi de zaten mutabakatın konusuydu.

        Eğer bunun ötesinde gereksinim varsa, muharip, yani çatışmaya girecek güç göndermek için tezkereyeihtiyaç duyulduğu da açık; nitekim gerekçesinde de açıkça belirtiliyor.

        Dışişleri Bakanı’nın muhalefet partilerine turunda muharip konusundaki kararlılığını “ucu açık” diyerek açıkça ifade ettiği de dün İYİ Parti lideri Meral Akşener tarafından kamuoyuna açıklandı.

        Özetle tezkere çıkarsa muharip güç de gider, Çehov’un o meşhur, “duvarda asılı silah oyunun sonunda patlar” kuramı geçerliliğini korur.

        TARTIŞMA SÜRECİ UNUTULDU

        Oysa AK Parti geçmişte benzer tezkere veya kanun süreçleri ile karşılaştığında konuyu en azından grup toplantısıyla ele alır ve sürece ilişkin ilgili bakan veya komisyon başkanı bilgi verirdi.

        Burada ise bunların hiçbiri olmadı; tam tersine muhalefet AK Parti milletvekillerinden çok daha bilgili hale getirildi.

        AK Parti son dönem sıklıkla, teknokratların hazırlayıp Meclis’e gönderdiği kanun metinlerinin yarattığı gel-gitin sıkıntısını yaşıyor.

        En iyi örneği Cumhurbaşkanı’nın veto ettiği termik santrallerin bacaları ile ilgili düzenleme.

        Ya da hükümetin yeniden gözden geçirilmesinin muhtemel olduğunu açıkladığı Değerli Konut Vergisi...

        Bunların arasına, konusuna hakim komisyon başkanlarının son anda torba kanundan çıkarılmasını sağladıkları güvenlik soruşturmaları ile ilgili düzenlemeyi de eklemek olası…

        KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ BEKLENTİSİ TÜKENDİ

        Zaten yeni sistemde bakanlar ve bürokratlar tarafından kale alınmamanın ürettiği statü sorunuyla uğraşan milletvekillerinde, bir de bilgi eksikliğine uğramış olmanın sancısı var…

        AK Parti grubunda bunun aşılması için uzun süredir kabine değişikliği beklentisi vardı.

        Bütçe sonrası değişikliğin olacağı varsayılıyordu.

        Ancak bu umut da kırılmış; çünkü hükümet üyeleri henüz 2 yıllarını dahi tamamlamadığı gibi, üzerlerinden bir de yerel seçim geçti.

        Şimdi de kongre süreci başladı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya yaklaşımını bilenler, seçime daha 3 yıl varken kabine değişikliği yerine bir süre daha bekleyeceğini varsayıyor.

        Erdoğan’ın seçime çok uzun veya çok kısa süre kala kabine değiştirmek yerine, 2 yıl sonrasındaki orta vadede değişikliğe gidip, gelen bakanın da seçim öncesi tecrübe kazanmasını isteyeceği ihtimalinden söz ediliyor.

        Nasıl olacağı bilinmez ama AK Parti’de herkes bir şey bekliyor, ama beklediğinin nasıl gerçekleşeceği veya şekilleneceğini bilmiyor...

        Diğer Yazılar