Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1 MAYIS'ta, Taksim'de olaylar çıkacağı kaygısıyla alınan önlemler sonucu dün 5 Taksim yaratıldı.

        Yetmedi halkın büyük bölümü ulaşım, sağlık açısından mağdur edildi.

        Yüzlerce gaz bombası, biber gazı, su sıkıldı.

        Bunun için de binlerce polis, Taksim Meydanı'nın çevresine taşındı.

        Bütün bunların gerekçesi, olay çıkması halinde Taksim'de kazılan çukura düşecek olanlara karşı tedbir amaçlı önlemlerdi!

        50 SIRA POLİS

        Bilgisayardan haritayı açıp ölçtüm.

        İçine düşülmesi için tedbir alınan çukurun meydan yönündeki çevresine, Taksim'e çıkışı engellemek için görevlendirilen 20 bin polis dizilmiş olsaydı tam 50 sıra ederdi.

        Yine göstericilerin üzerine su sıkan Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) dizilse, en az 3 sıra ederdi.

        Bu kadar sıra polis ve aracı aşıp aşağı düşecek olan varsa, o kişinin bugün de oradan düşeceğinden kuşkunuz olmasın.

        Ayrıca yaşanan bu kadar karmaşa, olay ve kentin savaş alanına dönmesi de cabası...

        "Canım işçi sendikalarının hiç mi suçu yok?" denilebilir.

        Evet, onlar da bu yıl Taksim'de kutlamayıp simgesel bir grupla meydana çiçek bıraksa daha iyi olurdu.

        Ancak, simgesel açıdan derin bir anlamı olan Taksim Meydanı'na gelecek yıllarda da çıkamama kaygısının sağlam bir şekilde giderilmesi gerekirdi.

        Bunu anlamak için de son 2 yıl boyunca Taksim'de neden olayların çıkmadığına bakmak yeterli.

        Veya çok daha uzağa gitmeden dün Ankara'daki 1 Mayıs kutlamasına bakmak yeterli.

        Başkentte bu yıl da valilik herhangi bir kısıtlama getirmedi.

        Bir grup "Sıhhiye'de yapacağını" söyledi, bir diğeri "Tandoğan vazgeçilmezimdir" dedi, ikisine de olur verdi.

        Sabah yollar tıkanır, ulaşamam kaygısıyla her ikisini de izleyebilmek için erkenden yola düştüm.

        Saat 11.00'de başlayacağı açıklanan Sıhhiye ve Tandoğan'da saat 10.00'da polislerden başka kimse yoktu.

        1 saat kadar sonra işçiler eğlenerek geldi, türkü söyleyip halay çekti; aynı neşeli hava içinde de evinin yolunu tuttu.

        Kimse incinmedi, yorulmadı; gaz ve biber bombaları patlamadı; kaldırım taşları yerinden sökülüp caddeler taş yığını haline getirilmedi; vitrin camları indirilmedi.

        İstanbul'da da 1 Mayıs Ankara gibi olamaz mıydı?

        Evet, olurdu ama olamadı; 5 yıl önceye dönülmesi tercih edildi.

        NE KAZANDIRDI?

        Daha ilerisi, bütün bunlar çözüm sürecini de olumsuz etkileyecek.

        Çünkü dünkü yaşananların odağında bulunan DİSK bir süredir açıkça çözüm sürecini desteklediğini söylüyordu.

        Hatta daha ılımlı bir sendikacılık anlayışıyla hareket etme konusunda da kararlıydı.

        Taksim'e gelişinde karşılaştığı durum, DİSK'in yeniden şahinleşmesine katkı yapmaktan öteye gitmeyecek.

        Zaten var olan gerilime bir unsurun daha eklenmesi sağlanacak.

        "Bir grup marjinal engellenmek istenirken", yeni marjinallerin ortaya çıkmasının önü açıldı.

        Barışı sağlamak için hoşgörünün öne çıkarılmaya çalışıldığı bir dönemde, silahlı mücadeleden uzak, en fazla yılda bir kez Taksim'e gitmekten başka eylemi olmayan geniş bir kitleyle gereksiz yere çatışma zemini yaratıldı.

        Bir gün boyunca insanlara yaşatılan eziyet de cabası...

        Diğer Yazılar