Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD’den Başkan veya yardımcısı düzeyinde Ada’ya ziyaret 52 yıl önce gerçekleşmişti. En son ayak basan, Kennedy’nin vurulması üzerine Kıbrıs ziyaretinin ardından yerine geçen Başkan Yardımcısı Johnson olmuştu. İki yıl sonra da Ada’daki Türklere yapılan baskıya karşı müdahaleye hazırlanan İsmet İnönü hükümetine yolladığı sert bir üsluplü meşhur “Johnson mektubu” ile anılmıştı. ABD’nin Ada’ya ilgisi 1974 Barış Harekâtı’ndan öteye gitmedi. Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgaz ve petrolü çıkarma hakkını şirketlerinin almasına kadar da pek ilgili olmadı. Önce Ada’daki iki toplumun tıkanan müzakere sürecini tekrar başlatmaları için arabulucu oldu. İstenildiği gibi yürümeyince de bu kez bizzat Başkan Yardımcısı Joe Biden’ı devreye soktu. Biden, 21-22 Mayıs’ta Kıbrıs’ta olacak ve iki tarafın liderleriyle buluşup müzakere sürecini konuşacak; çözüm modeli önerecek.

        ABD HEYETİ

        Bundan KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Lefkoşa’da buluşmaya gittiğimde kapıda ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi John Koening ile karşılaşmam sonucu haberdar oldum. Eroğlu’na, Koening başkanlığındaki ABD heyetinin niyetini sorduğumda yanıtı açıktı: “Başkan Yardımcısı Biden’ın ziyaretiyle ilgili görüşme yaptılar...” Washington’un, Büyükelçi Koening döneminde Ada’ya olan ilgisinin arttığını da belirtti. Biden’ın gezisinden nasıl bir sonuç beklediğini sorduğumda ise yanıtı esprili oldu: “Belki ağırlıklarını bize hissettirmek isteyecektir. Ben onlara da söyledim, ‘Bize o ağırlığı hissettirmenize gerek yok; Rum tarafına hissettirin yeter’ dedim.” ABD’nin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz çıkarmak için Ada’ya hâkim olma arzusunda olduğunu belirtip ekledi: “Bölgede Suriye’yi Rusya’ya kaptırdı; Mısır’ı da kaptırmak istemiyor. Mısır, İran ile ilişkileri geliştirirken Ada’ya da ilgi gösteriyor...” ABD’nin bugüne kadar Ada’daki tavrının Rumların çıkarlarını korumak olduğunu söyledi. “Bugüne kadar Türk tarafına hiç fayda sağlamadı” deyip devam etti: “Elçisi vasıtasıyla iki tarafa da dengeli davranıyor gibi gösteriyor ama asıl Rum tarafı için uğraşıyor.”

        ŞİRKETTEN DEVLETE

        Ada’da ABD’nin bölgede bir başarı öyküsüne ihtiyaç duyduğu, bunun için formül ürettiğine ilişkin sözleri anımsattım. “Madem devlet kurulamıyor; o zaman ortak enerji şirketi kurulsun; oradan devlete varılsın deniliyor. Nasıl yaklaşırsınız?” dedim. Eroğlu, ara çözüm modellerinin bugüne kadar çalışmadığını, bundan sonra da tutmayacağını söyledi. 6 Mayıs’ta yeniden başlayan müzakerenin Rum kesiminin tutumu dolayısıyla daha da geriye gittiğini belirtti. Sorunun Rum Lider Anastasiadis’in, geçmişte uzlaşılanları yok sayıp tüm maddeleri yeniden masaya getirmek istemesinden kaynaklandığını söyledi. Görünen o ki, bu müzakereden de sonuç çıkmaz. Beklenti, ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın bastırmasıyla şirket ortaklığından devlet ortaklığına gidecek süreci açmak. Oysa en doğru yol, 40 yıl ayrılıktan sonra birleşmek için anlaşmak yerine, anlaşarak boşanıp iki ayrı devlet olmak. Hem kolay, hem de kalıcı...

        Diğer Yazılar