Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Anayasa değişikliği, terör yahut Suriye derdi ile meşgulüz; dolardaki artışla uğraşıyoruz, kulağımız bir tarafta Donald Trump’ın yeni maceralarında ve çok daha öncelerden başlayan ama son zamanlarda gittikçe artan bir bozulma dikkatimizi hiç mi hiç çekmiyor:

        Türkçe elden gidiyor, Türkçe! Düzgün konuşmayı çoktandır zaten unuttuk, meramımızı 100-150, haydi bilemediniz 200 kelime ile anlatıyoruz, üstüne üstlük yazı dili de artık yerlerde ve sıradan bir haberi bile doğru dürüst kaleme alamıyoruz!

        Hâl-i pür melâlimizi gösteren birkaç örnek vereyim:

        Gazetelerde belki okumuşsunuzdur: Kuveytliler, cinayet suçundan ölüme mahkûm edilmiş olan Faysal Abdullah El Caber El Sabah adındaki bir prensi geçen gün idam ettiler.

        DİLE BAK, SÜNGÜYE DAVRAN!

        İnternetteki bir haber sitesi idamı şöyle duyuruyordu:

        “Kuveyt devlet ajansı KUNA’nın bildirdi- ğine tarafından bu infaz, Kuveyt’te bir kraliyet ailesi üyesine bahşedilen ilk ölüm cezası oldu. Prens Faysal Abdullah El Caber El Sabah, başka altı mahkumla yanında Kuveyt merkez cezaevinde infaz edildi”.

        Haberi yazan her kim ise cümle kurmaktaki ve imlâdaki aczi bir tarafa, “bahşetme” sözünün mânâsından ve nerede, nasıl kullanılması gerektiğinden de bîhaberdi!

        Aynı haber, bir başka sitede şu berbat Türkçe ile yeralmıştı:

        “El Sabahleyin’ın suçunun, ‘tasarlayarak adam öldürme’ ile ‘ruhsatsız silah ve mühimmat bulundurma’ bulunduğu belirtildi. Prens, 2010 yılında bir diğer prens olan kuzenini öldürme suçundan hükümlü edilmişti”.

        Google hani “Translate” diye bir program yaptı, tercümesini istediğiniz yabancı dildeki metni güya çeviriyor ama ortaya Türkçe’nin kafasını gözünü yaran dangıl dungul bir kelimeler yığını çıkıyor ya...

        Haber sitelerinin editörleri tarafından kaleme alınmış olan yukarıda verdiğim haber metinleri Google Translate’ten de beter; “Translate”in çevirisi bu editörlerin Türkçelerinin yanında nefis bir Yahya Kemal gazeli gibi kalır!

        Haydi, bu internet siteleri amatör, haber yazma işinde uzman değiller diyelim...

        Dünya kadar abonesi olan ve öncelikle de kendi grubunun TV’leri için çalışan profesyonel bir ajansın geçtiği şu haberi okuyun:

        “...... Ajansı’nın muhabiri .....’nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden üst düzey yöneticilerinden aldığı bilgilere göre, bilgi kirliliği yapan paylaşımların birçoğu aslında saldırının ilk gününden beri profesyonel bir dezenformasyon çalışması şeklinde yapıldığı bildirildi”.

        Ajans bu kerih kelimeler yığınını abonelerine “haber” diye servis etmiş; gazetelerin, televizyonların yahut internet sitelerinin editörleri veya redaktörleri yollanan bu garabeti okumadan, belki de okumalarına rağmen anlamadan aynen kullanmışlardı!

        ‘KÜLTÜR TÜRKÇESİ’NE DİKİZ!

        Geçen gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kültür Daire Başkanlığı’na bağlı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü’nden mail ile program duyurusu mu yoksa davetiye mi olduğunu anlayamadığım “Bahariye Mevlevîhânesi’nde Semâ Meşk-i” diye bir mesaj geldi.

        “Semâ Meşk-i” ibâresi ne demektir, tasavvufta derûnî ve gizli bir mânâsı mı vardır, bilmiyorum. Yoksa sadece “semâ meşki” demek istemişler fakat Türkçeleri mi yetmemişti, kimbilir?

        Konuşamıyoruz, yazamıyoruz, meramımızı anlatamıyoruz ve bu işe özen göstermek, düzgün yazıp konuşmak mecburiyetinde olan basın bile Türkçe’yi artık nerede ise unuttu ve kelimeleri ardarda dizmeyi “haber yazmak” zanneder hâle geldi!

        Bu içler acısı vaziyetin bir sonraki aşaması dumanla haberleşmektir, odunlarımızı ve battaniyelerimizi şimdiden hazır edelim!

        Diğer Yazılar