Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL'da Tünel'den Yüksekkaldırım'a uzanan yokuşun hemen başında, sol tarafta, çok önemli bir bina vardır: "Kulekapı" yahut "Galata Mevlevîhânesi", son 30 küsur senelik adıyla da "Divan Edebiyatı Müzesi"...

        Geçmişi tâââ fetih sonrasına kadar uzanan Mevlevîhâne eski asırlarda Şeyh Galib, Nâyî Osman Dede ve Şârih-i Ankaravî gibi klasik kültürümüzün çok önemli edebiyatçılarının, müzisyenlerinin ve tasavvufçularının dervişlik ve şeyhlik ettikleri bir tekke idi. 1970'lerde "Divan Edebiyatı Müzesi" haline getirildi, bazen açık kaldı, arada bir kapandı, mekâna kimi zaman hırsızlar da musallat oldu, tesbih ve elyazması Kur'an gibisinden çalabildiklerini çaldılar ama bina bugüne kadar ayakta kalabildi.

        Derken İstanbul'un başına mâlûm ve meşhur "2010 Kültür Başkenti Projesi" gelip çattı ve projenin başındakiler her nasıl oldu ise hayırlı bir iş de yaptılar ve harap haldeki mekânın bir türlü tamamlanamayan restorasyonunun bitirilebilmesi için para harcadılar.

        Onarım ve bakım bu yakınlarda tamamlandı. Galata Mevlevîhânesi birkaç hafta içerisinde "Divan Edebiyatı Müzesi" olarak yeniden açılacak.

        AĞAÇ KURDUNDAN BETER!

        Herşey olup bitti ve mekân pırıl pırıl hâle getirildi ya... Mevlevîhâne'ye bu defa binayı asırlar boyunca kemirip yiyip bitiren ağaç kurtlarından, rutubet belâsından ve hattâ çatının kurşunlarını perişan eden kargalardan da beter bir âfet musallat olmuş: Döner sermayeler...

        Hani sadece mistik bir ritüel yahut raks değil aslında bir ibâdet olan Mevlevî semâını nişanlarda, düğünlerde, davetlerde, değişik vesilelerle düzenlenen kutlamalarda ve ziyafetlerde sahneye çıkıp semazen giysileri içerisinde fırıl fırıl dönme hâline getirmiş olanlar var ya... İşte, onlara "döner sermaye" deniyor.

        İstanbul'da şu anda müşteri ile yaptıkları sıkı pazarlıklardan sonra gittikleri mekânlarda kadehler, şişeler ve masalar arasında rakseden ve bir kısmı dernekleşmiş dünya kadar döner sermaye grubu var. Kapı kapı dolaşıp fırıl fırıl dönüyorlar ve bu gruplar son haftalarda tek bir hedefe yoğunlaşmış haldeler: Restorasyonu tamamlanıp yepyeni hâle getirilen Galata Mevlevîhânesi'ni ele geçirme hedefine...

        "Ele geçirme" derken Mevlevîhâne'yi, yani Divan Edebiyatı Müzesi'ni mekân edinme, oraya çöreklenme hevesini kastediyorum. Dernek veya grup isimlerinin başına "Divan Edebiyatı Müzesi Feşmekân Sema Grubu" ibaresini ilâve edecek, haftanın en az bir günü biletle, hem de öyle ucuz falan değil, tuzlu meblâğlar ödeterek müşteri kabul edecek ve "sema" kisvesi altında maskaralıklar yapacaklar...

        TAHSİS AŞKINA HUUU!

        Bu işin sadece bir tarafı... Meselenin bir de "yurtdışı yatırım" boyutu var.

        Galata Mevlevîhânesi, İstanbul'un en turistik bölgelerinden birinde bulunuyor. Bir tarafta Beyoğlu, diğer tarafta son zamanların moda semti Galata, öbür yanda da Tepebaşı'na uzanan meyhaneler muhiti var ve buralar gece-gündüz turist kaynıyor ya... Mevlevîhâne'yi gaspettikten sonra turizm şirketleri ve rehberler ile anlaşmaya varılacak, turistler burada öğleden sonraları yapılan fırıl fırıl dönme seanslarına götürülecek. Turistin alâkasını cezbetmek için sadece erkeklere mahsus olan semâın zaten yerlere serilmiş olan "çağdaş" kuralları uyarınca araya rengârenk elbiseli birkaç hatun da konacak. Sonra, seyirciler arasında bu işe meraklı ama Avrupa'da yahut Yeni Dünya'da organizasyon yapabilme yeteneğine sahip yabancılar aranacak, bulunduğu takdirde bağlantılar kurulacak ve artık ver elini uzak diyarlaaar!

        Ağaç kurtlarından ve rutubetten de beter bu döner sermaye grupları son günlerde İstanbul'un sınırlarını da aşmış, Ankara'da resmî makamların kapılarını aşındırmakla ve "Şurayı bize tahsis etsenize huuuu!" demekle meşguller.

        Bu konuda karar verecek olan makamlar, yapılan bütün uyarılara kulak tıkandığı için gecelerden birinde çatır çatır yakılan ve seneler sonra trilyonlar sarfıyla ve zorla ayağa kaldırılan Yenikapı Mevlevîhânesi'nin macerasını herhalde hatırlayacaklardır!

        Diğer Yazılar