Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FRANSIZ Meclisi, Türkiye'yi günlerdir hop oturtup hop kaldıran mâlûm tasarıyı dün nihayet kabul etti...

        Ben, açık söyleyeyim, tasarının kabulünden dolayı son derece memnun oldum; zira haftalardan buyana "geldi, geliyor", "çıktı, çıkacak" yahut "kabul edildi, edilecek" gibisinden her tarafı sarmış olan telâş ve endişeden artık "İllallah!" demiş vaziyette idim.

        Meclis'in kabul ettiği tasarıyı Senato'nun da onaylanıp onaylamayacağı veya bütün çabaların kadük olup olmayacağı henüz belli değil ama, Ermeni meselesinin artık Paris'te son günlerde yaşananlardan çok daha fazla dikkatimizi çekmesi ve üzerinde durmamızı gerektiren bir başka boyutu var: Soykırım iddialarının yüzüncü yıldönümünde, yani 1915'te yaşayacaklarımız!

        Diaspora, birkaç seneden buyana 100. yıldönümünün hazırlıklarını yapıyor ve Türkiye'nin başına dört bir taraftan dert açabilmek için şimdiden kollarını sıvamış halde bol bol çaba gösteriyor. 1915 olayları önümüzdeki dört sene içerisinde çok büyük ihtimalle Amerika da da müeyyidesi olan bir kanun haline getirilecek, bunu başka ülkelerin parlamentolarından çıkacak olan kararlar takip edecek ve nihayet en başta tazminat olmak üzere diğer talepler de ardarda gelmeye başlayacak.

        İÇERİDEN DESTEK

        Meselenin daha da önemli tarafı, Ermeni diasporasının bütün bu işleri sadece kendi çabası ile değil, dışarıdan da destek alarak yapacak olması ve bu desteklerin başında da Türkiye deki bazı çevrelerin bulunması!

        Bizde birkaç sene önce başlatılan ve "yüzleşme", "özür" yahut "açılım" adı altında devam eden kampanyaların neredeyse tamamı, 2015'in hazırlığıdır! Ekranlarda son haftalarda eskisine göre daha sık görünmeye başlayan ve 1915 olaylarının bırakın ayrıntılarını, esasını bile bilmedikleri için "Türkiye özür dilemelidir" teranesini tekrarlamaktan başka lâf edemeyenlerde belki bilerek, belki de farkında olmadan bu hazırlıklara yardımcı olmaktadırlar.

        Ve, böyle konuşanların neredeyse tamamı, bundan 40 küsur sene önce daldıkları "devleti ele geçirme" hayallerinin boş çıkması üzerine gençliklerinin en güzel senelerini aldıkları cezaları çekmekle heder etmiş kişilerdir. Şimdi yaptıkları iş ise "Türkiye'nin geçmişi ile yüzleşmesini sağlamak" falan değil, soykırım iddialarını bahane ederek devletle aralarındaki şahsî hesapları görme çabasından ibarettir.

        Ama, meselenin beni çok yakından ilgilendiren bir tarafı var: Talât Paşa'nın, yani 1915 tehcirinin mimarının bundan iki sene önce yayınladığım ve tehcir sayılarını gösteren evrakının malûm kişiler tarafından bu hesap sorma çabalarına âlet edilmesi...

        Anlama özürlü zevâttan biri ekrana çıkıyor, "Talat Paşa, Bardakçı'nın yayınladığı belgelere göre 900 küsur bin Ermeni'nin ölümüne sebep olmuş" diyor; bir başkası "Paşa öylesine bir Ermeni temizliği yapmış ki, 1.5 milyonun sadece 5 binini sağ bırakmış" diye ahkâm kesiyor. İşin çok daha tuhaf tarafı da, iddia edilen sayıların doğru olmadığını ispat etmeye çalışan tarafın da "Hayır, Bardakçı 5 bin değil 300 küsur bin Ermeni'nin hayatta kaldığını yazmış" buyurması!

        BEN BÖYLE ŞEY YAZMADIM!

        Açık söyleyeyim: Ben böyle şeyler yazmadım, sadece ve sadece uyduruyorlar! Talât Paşa'nın evrakını ve ondan kalan tehcir listelerini aynen yayınladım ama "Ermeni yahut Müslüman olsun, 1915'te can verenlerin kesin sayısını tesbit etmek mümkün değildir" diye defalarca ve ısrarla yazdım.

        "Özürcü" taraf da, zevâhiri kurtarmak isteyenler de okumadan yahut okuduklarını anlamadan böylesine âfâkî iddialarda bulunmaya devam ettikleri müddetçe işimiz hayli zor ama tek bir ricam var: Ya zahmet buyurup okuduklarını anlamaya çalışsınlar yahut kitabımın yakasını bıraksınlar!

        Diğer Yazılar