Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HABER, dünkü gazetelerde sadece birkaç satır olarak yeraldı: "Sultan Abdülmecid'in torunlarından Fevziye Osmanoğlu, Paris'te vefat etti" deniyordu.

        Benim yakından tanıdığım ama Türkiye'de hiç yaşamadığı için Türk kamuoyunun ve basınının pek bilmediği Fevziye Sultan'ın hayatı son derece ilginç rastlantılarla dolu idi...

        Size, rahmetli Fevziye Osmanoğlu'nun kim olduğunu ve sözünü ettiğim rastlantıları kısaca anlatayım:

        Sultan Abdülmecid'in tahta geçmeyen çocuklarından Şehzade Burhaneddin Efendi'nin oğlu Şehzade İbrahim Tevfik Efendi'nin kızı olan Fevziye Sultan, ailesi sürgünde bulunduğu sırada, 1928'de doğdu. Üç yaşında iken babasını kaybetti, o sırada 17 yaşında olan annesi Hayriye Hanım tekrar evlendi ve üvey baba, Fevziye Sultan'a çok iyi bir eğitim yaptırdı.

        HUBER KÖŞKÜ'NÜN SAHİBESİ

        Fevziye Sultan, Sorbonne Üniversitesi'nde gazetecilik ve sosyoloji okuduktan sonra 1949'da Mısırlı bir prensesin oğlu olan Muhammed Hüseyin Hayri ile evlenip Kahire'ye yerleşti ve hayatındaki üzüntülerle dolu tuhaf rastlantılar bu evlilikle başladı.

        Kayınvalidesi Prenses Kadriye Hüseyin, İngilizler'in 1914'te tahttan indirdikleri Mısır'ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın yerine "Sultan" unvanı ile hükümdar yaptıkları Prens Hüseyin Kâmil'in kızı idi ve edebiyatçıydı. "Mehâsin-i Hayat" ve "Muhadderât-ı İslâm" gibi kitaplarının yanısıra Fransızca'dan Türkçe'ye bazı tercümeleri de vardı. İstiklâl Savaşı senelerinde Kuvâ-yı Milliye'yi desteklemiş, hattâ Ankara'ya gitmiş, Mustafa Kemal Paşa ile uzun görüşmeler yapmış ve bazı söylentilere göre Sakarya Savaşı'nın hemen öncesinde Paşa ile arasında duygusal bir yakınlaşma bile olmuştu!

        Prenses Kadriye Hüseyin, o günlerin Ankara'sını "Lettres d'Angora la Sainte" yani "Mukaddes Ankara'dan Mektuplar" isimli Fransızca bir kitap haline getirecek, kitap Mustafa Kemal'in talimatı ile Cemile Sahir Sılan tarafından Türkçe'ye tercüme edilecek ve defalarca basılacaktı.

        Kurtuluş Savaşı'na böyle destek veren Mısırlı prensesin İstanbul'da sahip olduğu ve senelerce yaşadıktan sonra elinden çıkarttığı mekânın ismi, haber bültenlerinde bugün de sık sık geçer: Cumhurbaşkanları tarafından şimdi yazlık ikametgâh olarak kullanılan Huber Köşkü!

        FATİH'İN TORUNU VE BİZANS

        1949'da Prenses Kadriye Hüseyin'in oğlu Muhammed Hüseyin Hayri ile evlenip Kahire'ye yerleşen Fevziye Sultan sadece dört sene mutlu bir hayat sürebildi. Kocası, Mısır'da 1952'de bir darbe ile iktidarı ele geçiren Cemal Abdülnasır'a suikast hazırlığı içerisinde bulunan bir gruba dahil olduğu iddiası ile 1956'da tutuklandı ve akıbetinden bir daha hiçbir haber alınamadı!

        Muhammed Hüseyin Hayri'nin gizlice idam edildiği sonraki senelerde öğrenilse de, Fevziye Sultan kocasının öldüğünü hiçbir şekilde kabullenmedi ve prensesin oğlunu hayatının sonuna kadar bekledi!

        Mısır'da yaşamak gittikçe zor hâl alınca Fevziye Sultan doğduğu memleket olan Fransa'ya döndü, 1962'de UNESCO'da çalışmaya başladı, yedi yıl eğitimcilik ve planlamacılık yaptı, sonra teşkilâtın kültür bölümüne tayin edildi ve senelerce dünyanın dört bir tarafındaki kültür varlıklarının korunması ile uğraştı.

        İstanbul'daki Bizans surlarının 1980'li senelerin başında UNESCO tarafından restorasyonu projesinin başında, Fatih Sultan Mehmed'in soyundan gelen rahmetli Fevziye Osmanoğlu vardı!

        Dostları, eski neslin tam anlamı ile son gerçek prenseslerinden olan rahmetli Fevziye Sultan'ı eminim özleyeceklerdir!

        Diğer Yazılar