Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BELKİ atlamışsınızdır, Ekmeleddin İhsanoğlu 16 Mart’ta Azerbaycan’da kalp krizi geçirdi. Umarım sağlık durumu daha iyidir... Üzerinden yaklaşık 1 ay geçti ama nasıl olduğunu bilmiyorum. Çünkü zamanında her gün “Ekmeleddin haberi” yapan medyamız artık bu konuda adeta kör ve sağır. İhsanoğlu’nun sağlığı ne durumda, bilen yok.

        Haber boyutunu da geçtim, 2014 yılında sabah akşam “Ekmeleddin İhsanoğlu ezberleri bozuyor. Erdoğan’ın kimyası değişti. Bu sefer mağlup olabilir” diyenler, şimdi hiç yüzleri kızarmadan “İkinci bir Ekmeleddin felaketi yaşatma bu millete ey CHP” diye yazıyor. Yahu ne günahı var Ekmeleddin İhsanoğlu’nun?

        SANKİ DALAİ LAMA’NIN BASIN TOPLANTISI

        Sizler o dönem İhsanoğlu’nun aday yapılmasını çılgınca desteklediniz. Neredeyse tüm ana akım medya ona övgüler yağdırdı. Ekmeleddin Bey’in adaylık için ne kadar doğru isim olduğunu defalarca yazdınız. Yaptığı basın toplantısına giden bütün gazeteciler, sanki “Dalai Lama’nın toplantısı”na katılmış gibi ruhani bir havayla konuşmalar yapıp yazılar kaleme aldı.

        Sizler, İhsanoğlu profilinin Erdoğan’ı yenebileceği gibi gülünç seviyede birçok analiz yaptınız. Bu kararı yüzünden hem Kemal Kılıçdaroğlu’nu hem Devlet Bahçeli’yi tebrik ettiniz. Şimdi ise sanki Ekmeleddin İhsanoğlu Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandığında “Bu doğru bir aday değil. Yanlış karar” deyip de ısrar etmişsiniz gibi çıkıp CHP’yi eleştiriyorsunuz. Halbuki arşivler ortada duruyor. CHP’yi ve Kemal Bey’i eleştirme hakkınız yok. Hepiniz hem de aşırı bir dille İhsanoğlu’nu desteklediniz. O 2014 döneminin yazılarından seçki yapılsa tam bir komedi filmi olur. CHP’yi yanlış aday sebebiyle hiç uyarmadınız ama şimdi zeytinyağı gibi üste çıkmaya kalkıyorsunuz. Hakikaten yüzsüzlüğün bu kadarına pes!

        SİZLER DE SORUMLUSUNUZ!

        Anamuhalefetin bugünkü çaresiz halinden yalnızca CHP ya da Kılıçdaroğlu sorumlu değil. Muhalefeti hep yanlış yönlendiren, yanlış aday çıkardığında bile sürreel analizlerle destekleyen sizler de sorumlusunuz. Ve artık bunu örtemiyorsunuz!

        Bu yüzden ana akım medyada da bir dönem kapanıyor. Çünkü “Ekmeleddin olayı” gibi sicilinizde daha çok hadise var. 17-25 Aralık darbe teşebbüsü sonrası alınan gayrimeşru tavır da bunlardan biri hatta başlıcası. Her olay birbiriyle bağlantılı ve birbirinin içinden türüyor...

        Yeni dönemde Türkiye’ye yepyeni bir muhalefet ruhu ve entelijansiyası lazım. Zira mevcut muhalefet ruhu ve entelijansiyası iktidar için çok yararlı ama Türkiye demokrasisi için çok zararlı. Bu gidişat değişmeli!

        ***********

        GÜNİZ SOKAK NE ZAMAN MÜZE OLACAK?

        DEMİRELLER’in Süleyman Bey’in vefatına kadar oturduğu Güniz Sokak’taki ev, Türk siyasi tarihinin simgelerinden biridir. Demirel’in dönüm noktalarına, inişlerine, çıkışlarına, 12 Mart’a, 12 Eylül’e o ev tanıklık etmiştir. Yalnızca bir ev değil, bir simgedir Güniz Sokak.

        2015’te Süleyman Bey’in vefatından sonra buranın müze olacağı söylenmişti. Isparta’da 2014 Ekim’inde bizzat kendisi tarafından açılan bir Süleyman Demirel Müzesi var. Duyduğum kadarıyla yoğun bir ziyaretçi trafiğine de sahip. Acaba Güniz Sokak’ın müzeleştirilmesi projesi nasıl gidiyor? Ev kapandı mı? Eşyalar ne oldu? Bütün bu sorulara cevap bulmak için Demirel’in doktoru ve başdanışmanı Aylin Cesur’u aradım.

        Ev, başkanlığını Şevket Demirel’in kızı Nihan Atasagun’un yaptığı Demirel Vakfı’na kalmıştı. Vakıf müze için çalışmalarına devam ediyormuş. Bu sene içinde müze açılacakmış.

        Planlanan, buranın bir müzeev olması. Eşyalara, kitaplara hiç dokunulmamış ancak bir yazılı ve görsel arşiv üzerinde çalışılıyormuş. Demireller’in çalışanları ve başdanışmanı Aylin Hanım, alt katta çalışmalarına devam ediyormuş.

        Aylin Cesur, 20 yıl boyunca neredeyse 24 saat merhum Demirel’in yanındaydı. Vefatı onun için büyük boşluk olsa gerek. Bunu kendisine de sordum. Şöyle dedi: “Öyle ama onlar sanki hâlâ orta katta yaşıyorlar, biz de aşağıda çalışıyoruz gibi hissediyorum. İnsan bir süre sonra alışıyor mecburen. Allah herkese onun gibi ömür nasip etsin.”

        ***********

        GÜNDE 10 BİN ADIMI ÇOK MU SANDINIZ?

        SON zamanların nadir faydalı trendlerinden biri adım saymak. Neredeyse her telefonda adım sayar var. “Günde kaç adım atmalı?” sorusu sık sık gündeme geliyor. Bu soruya şimdiye kadar “İdeal hedef günde 10 bin adım” cevabı veriliyordu. Hatta 10 bin adım fazla bulunup “7 bin 500 de idare eder” denir oldu. Halbuki geçen gün elime geçen listeye göre hareketli olmak o kadar kolay değil. Bakın, uluslararası indekslerde adım sayısına göre nasıl sınıflandırma yapılıyor:

        2500’den az adım atanlar: Hareketsiz

        2500-5000 arası: Limitli hareketli 5000-7500: Düşük hareketli

        7500-10.000: Kısmen hareketli

        10.000-12.500: Aktif

        12.500’den fazla: Yüksek aktif

        Gördüğünüz gibi aktif bir hayat için en az günde 10 bin adım atmanız gerekiyor. Bu da günde en az 1 saat 15 dakika tempolu yürüyüş demek...

        Diğer Yazılar