Kriz sonrası İYİ Parti
Yaşanan krize ve hızla üretilen "çözüm"e rağmen, İYİ Parti’nin 6’lı Masa içindeki yeri hakkındaki analizimde hala ısrarlıyım.
Bir yıldan fazla bir zamandır, Meral Akşener ve partisinin bu ittifak içindeki yerinin görünenden farklı olduğunu öne sürdüm. Bunu da hem bu siyasi partinin kodlarına hem ittifakın diğer ana aktörü olan CHP’ye ve mevcut liderliğine bakarak yaptım.
2 Mart 2023 tarihine kadar kamuoyunun kahir ekseriyeti, 6’lı Masa'da bu denli ağır bir kriz çıkacağına ihtimal vermiyordu.
3 Mart günü ortaya çıkan ve Akşener’in ağır eleştirileriyle dolu konuşma şaşkınlığın zirveye çıktığı andı. Sonrasında bir trafik yürüdü. Ama öyle ama böyle bir “diplomasi”yle Akşener masaya döndü veya kimilerine göre dönmek zorunda kaldı.
2 Mart’a kadar gelen süreci analiz etme zahmetine katlanmayanlar veya operasyonel yaklaşımlarla üzerini örtenler; neredeyse kopyasını 6 Mart itibarıyla yapmaya başladılar.
Kriz çözülmüş, ittifak güçlenerek çıkmış, hatta işi komedi tadına vardıran kimi araştırmalara göre Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı yarışında Tayyip Erdoğan’ın 9-10 puan önüne geçmişti.
Bu puan farkının kaç milyon seçmene karşılık geldiğini bu araştırmaları yapan arkadaşlarımız elbette biliyor olmalı. Geriye sadece böyle bir krizin üzerinden bir hafta geçmeden milyonlarca seçmenin nasıl bir anda karar verdiğini ya da tercihini değiştirdiğini açıklamak kalıyor.
Türkiye’de seçmen tercihlerini hafife almak ya da manipüle etmek ilk kez karşılaştığımız çabalar değil. Bu yöndeki hamleler ve “çalışmalar”, seçimler tamamlanıp sonuçlar ortaya çıktıktan sonra herhangi bir mahcubiyete neden olmadığı gibi, aynı “kararlılık”la yollarına devam etmekten de çekinmiyorlar.
SİYASET ARAZİSİNDE MİSAFİRLİK
Tekrar İYİ Parti konusuna dönmek istiyorum.
Meral Akşener, güncel tartışmaların çok ötesinde anlamlar taşıyan bir çıkış yaptı. Bu görüşümde hala ısrarlıyım. Geri adım atmasına, hatta dönüşünün temel şartı olan hususun metnin sonuna “iliştirilmiş” olmasına rağmen bu görüşteyim.
Siyasi geçmişini tecrübe olarak hanesine yazmak elbette önemli. Ancak Akşener, siyaset arazisinde liderlik anlamında yeni bir isim.
Yaptığı çıkışı devam ettiremedi. Sebepleri, ayrıntılarını bilmediğimiz temaslar, seçim süreci, bunların hepsi bir yana; kendi tabanına ve kamuoyuna böyle bir görüntü verdiği çok açık.
Bu durum mevcut ittifaka ne getirir, ne götürür? İYİ Parti’nin kayıpları varsa bunlar nereye gidebilir?
Bunların cevabını almak için iki aydan daha az bir süre kaldı.
Ancak cevabını daha uzun sürede bulabileceğimiz konular var.
İYİ Parti’nin siyasi merkezde oluşturmak istediği, kendi kurmaylarınca “üçüncü yol” diye tanımlanan süreç kelimenin tam anlamıyla yarım kalmış görünüyor.
“Parti içinde huzursuzluklar varmış, bunlar çıkıp açıklama yapacakmış” gibi güncelin kıskacında bulunan başlıkların çok ötesinde bir konu bu.
İYİ Parti’yi “reaksiyon” partisi olarak tanımlayanları haklı çıkarırcasına davranmanın, birkaç gün içinde taban tabana zıt iki ayrı tepki göstermenin seçmen nezdinde elbette bir karşılığı olacak.
Akşener’le birlikte çalışan gerek siyasetçiler, gerekse entelektüel isimlerle uzun yıllara dayalı bir sohbet arkadaşlığım var.
Dünyaya bakışlarımız farklı olsa da sıkça kahve içip keyifli tartışmalar yaparız.
Türkiye’nin geleceğinde ve özellikle yeni bir siyasetin inşasında ciddi katkıları olabileceğini; bunun gerekirse 2023’ün ötesine bakabilme cesareti istediğini de konuştuk yakın zamanlarda.
Onların böyle bir bakış açısından ve arayıştan vazgeçtiklerini sanmıyorum. Ama yaşanan kriz sonrasında, bu yöndeki umutlarının eskisi kadar canlı olduğundan emin değilim.
Büyük ve geniş ittifak zeminlerinde saf tutmak bugün için emniyetli ve konforlu görünebilir. Ancak eğer bu zemin/arazi size ait değilse, orada misafir ya da geçici konaklama halindeyseniz, gün gelir bu konforu size sunan elinizden alabilir.
