Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KİEV

        DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bulgaristan seyahati esnasında Ukrayna'da yaşanan gelişmeler üzerine Kiev'e geçme kararı aldı ve bir dizi çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Ülkedeki muhalif politikacılardan "Reform İçin Ukrayna Demokratik İttifakı" Lideri Vitali Kliçko ile görüşen Davutoğlu, Devlet Başkan Vekili ve Meclis Başkanı Oleksandr Turçinov, Başbakan Arseniy Yatsenyuk ve Dışişleri Bakan Vekili Andrey Deşitsa ile de toplantı yaptı.

        Saatler süren diplomatik faaliyetin daha buharı üzerinde iken Türkiye'deki malum çevreler, "Araplar için gösterdiğiniz hassasiyeti neden Kırım Türklerine göstermiyorsunuz!", "Kırım Türkleri rahatsız, sessizliğinizi görüyorlar!" yahut "Ne işimiz var Kırım'da? Kırım niye önemli ki?" türü birbirinden 180 derece uzakta seyreden bir tezvirat yarışı yapıyordu. Bazıları da meselenin "Onlar Tatar değil Türk!" ucundan tutmayı tercih etmişti. Oysa Ukrayna'da ve Kırım'da işler goygoy kaldıramayacak kadar ciddi. Bir tarafta AB yanlısı direnişçilerin hayatlarını kaybettiği yer bütün canlılığını korumakta; Ukraynalılar Bağımsızlık Meydanı'nda "devrim"i yaşatma çabalarına devam ediyorlar diğer tarafta Rusya, Kırım meselesi üzerinden ordusunu kullanma izni almak için federasyon konseyine başvurmuş durumda.

        Epeydir gün yüzüne çıkmış bir gerçek var: O da Obama ABD'sinin tarihin görüp göreceği en etkisiz ve inisiyatif almayan ABD'si olması dolayısıyla Rusya'nın boşluğu doldurma girişimi. Suriye meselesinde, çözümsüzlüğün anahtarı rolünü üstlendiği hepimizin malumu.

        Rusya böylesi zamanlarda gücünü konsolide etmek için en iyi bildiği yol olan, "Tamamını yönetmeyi beceremiyorsam, bir kısmını kendime bağlar, tamamını yönetemediğim alanı yönetilemez hale getiririm" taktiğine başvuruyor. Abhazya'da ve Osetya'da bunu yaptı, Karabağ'da yaptı, şimdi Kırım üzerinden denemeye giriştiği aşikâr. Doğu Ukrayna'da Rusların olduğu diğer yerleşim yerlerinden de aynı haberler gelmeye başladı.

        Kırım Tatarları, Türkiye için önemli. Türkiye, Kırım'ın yeniden Tatarların yuvası olması için maddi manevi pek çok fedakârlıkta bulundu.

        Ülkesinden sürülen, Kırım Tatarlarının yaşadığı acılar hakkında Türkiye Türkçesi ile kitapları yayınlanan Cengiz Dağcı'nın Londra'da ölümünden sonra yaşananları çoğu kişi bilmez. Yetkililerin ayak sürümesine rağmen Dağcı'nın naaşının doğduğu yere gömülmesi bizzat Türk Dışişleri'nin ve özel olarak Davutoğlu'nun çabaları sayesinde olmuştur.

        Peki Türkiye şimdi ne yapmalı?

        Bu sorunun ilk yanıtı, temkin, itidal ve uluslararası mekanizmaları devreye sokmak şeklinde olmalı.

        Bu olay çok unsurlu gibi görünen bir hikâyenin en nihayetinde Rusya ve Türkiye'nin aynı sahnede karşı karşıya gelmesiyle sonuçlanacak bir planın aracı olmamalı. Kırım Tatarlarının hayatına mal olacak adımlar atılmamalı.

        DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU, HABERTÜRK'E KONUŞTU

        'Kırım çatışma alanı olmamalı'

        ■ "Reform İçin Ukrayna Demokratik İttifakı" lideri başta olmak üzere diğer bazı mensuplarıyla da görüşme imkânı buldunuz. Nasıl izlenimler edindiniz?

        Ukrayna'nın kaderi, Avrupa'ya yakın olanlar iktidarda ise Doğu Ukrayna harekete geçiyor, tersi olduğunda ise Batı Ukrayna harekete geçiyor. Ukrayna da Türkiye gibi Asya-Avrupa arasında merkezi bir lokasyona sahip. Stratejik lokasyonda bulunan ülkelerin iktidarları siyasi kuşatıcılık meselesine önem vermek zorunda. Görüşmelerimde kendilerine de söyledim. Siz Avrasya hattında bulunuyorsunuz. Çok boyutlu bir kimliğiniz var, bizim gibi hem Asyalı hem Avrupalısınız. Bu coğrafyada olanların siyasetleri kuşatıcı olmazsa, parçalanmaya müsait bir iç siyaset atmosferi oluşur, bu da dışarıda zaaf doğurur. Ukrayna vatandaşlığı kimliğini güçlendirmeniz lazım.

        Türkiye mesela, NATO üyesidir ama Rusya ile de iyi ilişkiler kurar, AB üyelik görüşmelerini yürütür ama bölge ülkeleriyle de temaslarını zenginleştirmekten yanadır. "Eksen mi kayıyor" diyebilirler ama çok boyutlu coğrafyada çok boyutlu ilişkiler kurulmalı. Her tarafa birden açılmanız, içerideki çok kimlikli yapıyı da rahatlatır. "AB ile ilişki kurarken Doğu'yla da kurmalısınız, insanlara 'Onlar Rus yanlısı' dememelisiniz, onları kazanmalısınız" dedim. Zira Yanukoviç taraftarlarına pek yer verilmemiş yeni yönetimde. Daha birleştirici olunabilirdi.

        ■ Bu tavsiyelerinize nasıl bir karşılık aldınız?

        Bakan yardımcısı, "Siz bize net, açık ve keskin şeyler söylediniz, gerçek dost böyle olur" dedi. Çünkü bazıları gelip sadece Rusya'yı kötülüyor mesela. Biz "Rusya kaçınılmazdır, bu coğrafyanın parçasıdır, bu gerçeği idrak etmeden çözüme varılamaz" görüşündeyiz.

        ■ Vitali Kliçko şu an güçlü bir cumhurbaşkanı adayı. Kırım'da olanlar hakkındaki tutumu nedir?

        Kliçko güçlü bir aday ve Rusya karşıtı. Kırım'daki gelişmeleri işgal olarak görüyor. Biz orada iken Putin'in orduyu kullanma yetkisi için federasyon konseyine başvurduğu haberi geldi. Sürecin ciddileştiğini gösteren bir gelişme bu. Bugün Kliçko, Kırım'a gitmeyi düşünüyordu, Kırım konusunda oldukça hassas. Mustafa Cemiloğlu ile arası gayet iyi. (Mustafa Cemiloğlu, eski Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı, Ukrayna Parlamentosu Milletvekili.) Ukrayna'nın toprak bütünlüğü önemli ve Kırım Tatarları da şu an bu bütünlüğün en önemli savunucuları.

        ■ Ukrayna meselesi, NATO ülkelerinin Türkiye'nin bu coğrafyadaki öneminin boyutunu fark etmelerini sağlamış mıdır?

        Dün bütün gün telefon konuşmaları yaptım. Müsteşarım Feridun Bey'le sürekli temas halindeyiz, şu an birçok ülke gelişmeleri bizim üzerimizden takip ediyor, ziyaretimizin sonuçlarını bekliyor. Perşembe günü Roma'da Lavrov ve Kerry ile birlikte olacağız, bu konu da gündem maddelerinden biri olacaktır. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün önemini her vesileyle dile getirmek zorunluluğu var.

        ■ Türkiye'de bazı milliyetçi çevreler, "Kırım için neden bir şey yapılmıyor, neden Davutoğlu Kırım'a gitmiyor?" gibi eleştirilerde bulunuyorlar, ne dersiniz?

        Daha ne yapmamızı bekliyorlar anlamış değiliz. İşte Kiev'deyiz ve Kırım, Ukrayna'nın parçası. Kırım'ın kaderinin konuşulacağı yer Kiev'dir. Kırım Tatarları ile de temas halindeyiz. Rıfat Çubarov (Kırım Tatar Meclisi Başkanı) ile de görüşüyorum. Kırım'a gitsem ve bir olay çıksa, bu kez de "İşte bu maceracılık, Rusya'yı karşımıza alıyoruz" yolunda olumsuz yorumlar yapılırdı. İki uç var. Bazıları "Kırım niye önemli ki, ne alakamız var" diyecek kadar meseleye uzak. Abartmıyoruz, kamuoyunun tanıdığı kişiler böyle sorular yönelttiler bize. Bir taraf da kalkıyor, Sivastopol marşını ve Çırpınırdı Karadeniz türküsünü bilmeyi yeterli sayarak başka hiçbir şey bilmeden 300 bin Tatar'la kumar oynamayı salık veriyor, Kırım'da maceraya girmemizi istiyor. Oysa bakın, 20 sene önce Kırım'da hiç Türk ya da Tatar yoktu. Cemiloğlu ile konuşurken de söyledim: Çorak bir toprağa, kültürel anlamda bizden kopmuş, sürülmüş, Cengiz Dağcı gibi edebiyatçıları gurbete mahkûm edilmiş bir toprağa 300 bin fidan ekildi. Onları tehlikeye atmamalıyız. Kırım güçlerin çatışma alanı olmamalı. Kültürün, uzlaşmanın, turizmin yarımadası olmalı.

        Diğer Yazılar