Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir süredir yerel politikacılar ve yazarlar kendi bölge ve beldelerinde Belediyelerin bazı gayrimenkulleri satmasını ağır şekilde eleştirmişleridir. Bu tenkitler ve ithamlar bugün de devam etmektedir. Oysa, bütün belediyeler ve belediye başkanları kendi sınırları içinde kalan pek çok taşınmazı sattığı ve borçlarını kapattığı bilinen bir gerçektir.

        Basına intikal ettiği kadar bu iddiaların başında, düne kadar en çok Seferihisar Belediyesi’nin gündeme geldiği bilinmektedir.

        Daha sonara Kemalpaşa ve en sonunda Ödemiş belediyesi, şimdilik basının dilindedir. Böyle durumlarda, her biri farklı siyasi partilere ait belediyelerin taşınmazların satış işlemlerinden sonra siyasi polemikler hiç durmamıştır.

        Basın da bu atışmalarda sessiz kalamaz. Esasen kalmamalı da. Bu konuda en iyi yetenek ve en tecrübeli kalemlerden biri de neredeyse kırk yıla yaklaşan arkadaşım ve dostum Hamdi Türkmen’dir.

        Nitekim geçen hafta içinde bu sütunlarda yazdığım gibi, güneşli ve çok güzel bir günde, İzmir‘in en güzel kıyılarından Narlıdere Sahilevleri’nde bir “Cafe” de toplandık. Hamdi kardeşim, Erdal İzgi, bendeniz bir araya geldik. Tunç Soyer’i de çağırdık ve tartıştık.

        Baktık ki, algılandığı gibi pirinçte taş yok. Yeni bir suiistimal bahis konusu değil. Nitekim AK Partili Ödemiş Belediyesi Başkanı Mahmut Badem de 23 milyon lira borçla devraldığı belediyenin köy mallarını sattığını açık dille ifade etmiştir.

        Anladık ki bu bu tür satışlar rutin işlerdenmiş...

        Ve anladık ki Tunç Soyer de kendisinden evvel AK Partili Belediyenin bıraktığı milyonlarca liralık borç kıskacında kaldığı için turizme açık yerleri satmak zorunda kalmış.

        Şimdi bir başka konuya değinmek istiyorum.

        TURİSTİK YERLERİN SATIŞI

        Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun bir belediye başkanı bölgesindeki turistik taşınmazları değerlendirmezse (buna satış ve kiralama, yap- işlet- devret yoluyla) yapmazsa, o başkan hem beldesine, hem partisine, hem devletine ihanet etmiş sayılmalı. Yeter ki, hukuktan, doğruluktan, dürüstlükten, hak ve hakikatten ayrılmasın.

        Bugün, dünyanın gözbebeği turizmin merkezi Antalya nasıl doğdu... Bakın size anlatayım, gençler bilmez...

        Rahmetli Turgut Özal iş başına geldiği zaman bazı küçük ama temel meselelere el attı. O tarihe kadar kaçak satılan Amerikan sigaralarını, döviz alışverişlerini ve daha pek çok şeyi suç olmaktan çıkardı. Yaptığı en büyük hizmet de bir turistik Antalya yaratmak oldu. Sahilleri açtı ve 49 yıllığına, çok düşük bedellerle kiraladı. Üzerlerine bugün var olan beş yıldızlı turistik oteller yapılmasını sağladı.

        Onunla da yetinmedi. Arazi tahsisi alan müteşebbisler, kredi alabilmek için gayrimenkul teminatı isteyen bankalara, kendilerine tahsis edilen arazilerin üzerine yaptırdıkları tüm menkul değerlerin, gayrimenkul gibi kıymet taşıması nedeniyle, teminat olarak sayılmasını kabul edilmesini sağlayan yasalar getirildi. Bu yasalarla yeni bir Antalya, yepyeni beş yıldızlı yüzlerce otel doğdu. Ve bendeniz de şimdi diyorum ki, bölgesinde turizm tesisi olan Seferihisar ve onun Belediye Başkanı Tunç Soyer bunları satmasaydı, o arazi parçaları taş toprak olarak orada kalacaktı. Ama şimdi bir tesis olursa, belde halkına yeni iş sahaları açılacak mı...

        Evet açılacak. Pek çok Seferihisarlı bu tesislerde çalışacak mı...

        Evet çalışacak. Alışveriş yapılacak, bölge halkı yetiştirdiği mahsulü bu tesislere kolaylıkla satabilecek mi... Evet satabilecek.

        Daha fazla uzatmayalım. İl ve ilçelerinizde turistik tesis olarak ayrılmış taşınmazları atıl bırakan belediye başkanları ve diğer yetkililer, hukukun içinde kalarak değerlendirmelerinizi yapın. Aksi halde partinize, bölgenize ve ülkemize büyük zararlar vermiş ve görevlerinizi yapmamış olursunuz.

        Diğer Yazılar