Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıllar boyunca hep gerçekleri yansıtmaya çalıştım. Yazdıklarımın bir kısmı diken gibiydi. Bazılarını rahatsız etti. Çünkü gerçekti.

        Yargıtay’ın son kararı, bizim ne kadar hukuk içinde ve hukuka saygılı olarak davrandığımızı ve yazılarımızın doğruluğunu ispatlamıştır.

        Bundan dört yıl evvel bu sütunlarda şunları yazmışım;

        Bir hak ihlali var mıdır. 178.maddeyi yok farz etmek bir HAK ihlalidir. Anayasa Mahkemesi bireysel başvurularda 9 dosya için avukatları dineleme kararı aldı. Ve Hak ihlali kesinleşirse sanığın serbest bırakılması gerekeceği şeklinde bir yorum yapılıyor.

        Mahkemelerin, her şart altında 178.maddeyi dikkate alması zorunludur. Kanun budur. Yok sayamazsınız. Yasaların açık hükümlerine aykırı işlem yaptığınız takdirde, bu hukuka da vicdanlara da aykırıdır.

        Siz ne derseniz ne yaparsanız yapın. Kamu oyu, başta ben 56 yıllık bir hukukçu olarak Sayın Başbuğ’un masum olduğuna inanıyoruz. Bana gelince aksi olduğu takdirde, 56 yıllık hukukçuluğumdan istifa ediyorum. İnsanlığımdan utanıyorum. Başkalarını bilemem... demiştim.

        3 yıl önce yazdım

        Haklar ve özgürlükler insanoğluna öylesine bağlıdır ki, bunları insandan soyutlamak, azaltmak veya yok etmek, insanları ve toplumları ortadan kaldırmakla eşdeğer faaliyetlerdir.

        Hukuk, sadece sayısal çoğunluğa sahip bir partinin bir grubun ortaya koyduğu irade ve kural değildir. Hukuk ve demokrasi biri birinin içinde ayrılmaz birer fenomendir. Ayırdığınız zaman fitili çekilmiş bomba gibi infilak eder, başta buna teşebbüs edenleri, sonra da toplumu yok eder.

        Buna çok dikkat edilmesi gerekir. İnsanlar ve toplumlar bir noktaya kadar buna tahammül ederler. Bunun sonu yoktur.

        Geçmişte TBMM başkanı Cemil Çiçek Bey “Anayasanın 138. maddesi bu ülkede çökmüştür” diyerek yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını açık ve sade bir dille ifade etmişti.

        Ergenekon Davası çöktü

        O kararları veren yargıçlar bundan sonra ne yapacaklardır. Nasıl yaşayacaklardır... Bilinmez. Bu davalara bakan hakimlerden sadece bir tanesi, yasalara ve hukuka uygun kararlar verilmesini istediği ve başta tutukluluk olmak üzere arkadaşlarının kararlarına muhalefet ettiği için mahkeme başkanlığından alınmış ve bir başka İl’e tayin edilmiştir.

        O tarihlerde böyle bir rüzgâr esiyordu. Bu rüzgârı HSYK mı...

        Yoksa iktidardaki bazı kuvvetler mi estiriyordu...bilemem. Ama bir korku kaplamıştı Adalet Saraylarını...

        Özellikle İstanbul’da kıyamet kopuyordu.

        “Benim parti içinde bir özgül ağırlığım var” diye bir başbakan yardımcısı Ergenekon’da mahkûm edilenler için “barsakları temizledik” diyebiliyordu.

        Şimdi özgül ağırlığı sıfırlanan ve siyaset dışına itilen, üstelik eski bir hukukçu olan bu sayın siyasetçi “sözlerimin arkasındayım” diyebiliyorsa, onun adına biz eski hukukçuların utanması gerekli mi...Karar sizin.

        Bugün geldiğimiz noktada, bizim gazetede Umur Talu “Dava çökmüştür. Ama iktidar ayaktadır” diyebiliyorsa, yavaş yavaş iyi günlere mi yoksa kötü günler devam ediyor mu diye düşünmek lazım...

        Hakim ve savcılar ders almalı

        Sonuçta şunu söylemek istiyorum. Bugün de farklı bir rüzgâr estiriliyor. Ergenekon’u bu hale getiren, planlayan, sahte deliller oluşturan, bavullarla delil diye savcıların kapısını çalanlar, nasıl hapishane köşelerinde ve onların getirdikleri yazılı belge ve dijital delilleri ciddiye alan savcı ve hakimler yurtdışına kaçmışlarsa, bugün, (gerçek suçlu olanlar hariç) ellerinde gerçek kanıt olmayanları suçlayarak tutuklayan hakim ve savcılar, arkadaşlarının durumundan ibret alsınlar. Diliyorum geçmişte olduğu gibi, bugün de suç ve suçlu yaratmasınlar. Bu, sadece hukuka, demokrasiye, insan haklarına aykırı değil, dürüst ve namuslu olması gereken bireylerin doğal haklarına da aykırıdır. Çünkü asıl olan insandır.

        Unutmayın. Dört sene evvel yazdığımı tekrar ederek yazımı bitiriyorum.

        Ankara’da hakimler var. Yüce Allah’tan başka kimseye borcu olmayan, el etek öpmeyen hakimler onlar...

        Sağ olsunlar.

        Diğer Yazılar