Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1960 yılının 27 Mayısında, henüz çiçeği burnunda dört yıllık bir avukat olarak Rahmetli Adnan Menderes aleyhine açtığım dava henüz iki gün önce sonuçlanmıştı. O zaman hükümet başkanı aleyhine dava açmak gerçekten kolay değildi. Siz bakmayın şimdiki bazı yazarların o dönemde yaşamış gibi gösterdikleri ama aslında yaşanmamış hayatlarından kesintilere. Türkiye henüz ihtilalin ne olduğunu anlayamamıştı. İhtilal ile birlikte demokrasi bayrak indirir. O zaman bayrak tam değil yarıya indirilmişti. Tüm sivil toplum kuruluşları birer ikişer temsilci seçmişler Ankara’ya TBMM’ye göndermişlerdi.

        Biz de Rahmetli Hulusi Naci Selek beyefendiyi temsilen Ankara’ya Kurucu Meclise uğurlamıştık.

        Rahmetli, kibar, bilgili ve zarif bir insandı. Gayet iyi hatırlıyorum Ankara’ya giderken büromuza da uğrayıp bizimle de vedalaşmıştı. Adnan Menderes ve arkadaşlarının öldürülmesi hariç, bu kurucu meclis iyi işler başarmıştı. Bu Meclis 1961 Anayasasını yapmış ve Anayasa Mahkemesini hukuk dünyasına kazandırmıştı.

        CELAL BAYAR’IN DURUMU

        Bugün gibi hatırlıyorum. Rahmetli Celal Bayar için de idam cezası verilmiş, ancak ceza kanunumuzdaki düzenleme uyarınca tüm insanlar için 65 yaşından sonraki yaşamları boyunca en ağır ceza olan müebbet hapis cezasına çevrilmişti. Yasa buydu.

        Her şey ellerinde olmasına rağmen o tarihteki askerler hukuk düzeni ne diyorsa onu yapmışlardı.

        Türkiye’de 1960 ihtilalinden bugüne kadar bütün ayaklanmalar asker ile devleti ve hükümeti idare edenler arasında cereyan etmiştir. Halkımızın (ekonomik ve benzerleri dışında) bir kaybı olmamıştır. İlk defadır ki, yüzlerce günahsız vatandaşımız askerlerin kurşunlarıyla öldürülmüştür. İşte bu duygu halkımızı sokaklara dökmüş ve ellerindeki bayraklarla sokakları ve meydanları doldurmuşlardır. Tankların üzerlerine çıkmışlardır.

        Tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın cep telefonuyla CNN Türk’e ulaştırdığı mesajla da halkımızın meydanları doldurmasını istemesi son derece etkili olmuştur.

        Emir komuta zinciri olmadan ihtilal yapılamaz. Ana kural budur.

        HALKIN TUTKUSU

        Halka karşı, halk için ihtilal yapılamaz.

        Halka silah çekilemez. Halk öldürülemez. Bunlar vatanımızı düşmanlara karşı nasıl savunacaklarmış doğrusu anlayamıyorum.

        Yahu arkadaş nasıl Kâbe biz Müslümanların vazgeçilmez ve en kutsal mekânı ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi de biz Türklerin, en kutsal mekânıdır taş binadan ne istiyorsun...

        Bu milletin demokrasi tutkusunu hesap edemediler.

        Politik görüşü ne olursa olsun milletimizin bir tehlike karşısında Japon tutkalı gibi birlik olabileceğini düşünemediler.

        Türkiye’de ve dünyada ilk defa vatandaşlarımız ihtilalcileri vatanımızdan kovdu... Ne var ki yüzlerce şehit vererek...

        Şimdi eminim, her şey yeniden masaya yatırılacak ve ayrışmalar, kavgalar, kibirler kalkacak, hoşgörü gündeme gelecektir.

        İnanın ilk defa ülkemden ve geleceğimden umutlandım.

        Direnme de karşı koyma da bir haktır Halkımız bu demokratik hakkını kullandı ve kazandı.

        Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; İzmir Barosu ve biz İzmirli avukatlar her devirde, Devletimize, Ulusumuza, demokrasimize, seçilmiş meşru hükümetlerimize yapılan hain saldırıları hep lanetlemiş, Meclisimize sahip çıkmışızdır. Unutulmasın bu ülke hepimizindir. Yarın hukuk yollarını yazacağım.

        Hoşça kalın.

        Diğer Yazılar