Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçmişte gördük. Polis orantısız güç kullanıyor. Tomalarla, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapan binlerce, onbinlerce genç tazyikli su ile ıslatılıyor. Tabanca ile ateş ediliyor ve ölümlere sebebiyet veriyor.

        Polis tarafından yakalan gençler gözlem altına alınıyor. Yine İzmir’de gördük ki, deniz kenarında setlere oturmuş genç kızlarımız, suç failleri gibi, saçlarından tutularak, polis tarafından dövülüyor. İstanbul’da Gezi parkı eylemleri polisin tarihine kapkara bir leke olarak geçtiğini, buna karşın hükümetin büyük takdirini kazandığını hepimiz gördük.

        Televizyonlarda izledik. Sonra o polislere ne oldu... Hepsi başka il ve ilçelere sürüldü... Aileleri ve çocukları perişan oldu.

        Bir zamanlar, rüzgârın esintisine göre karar vermek zorunda bırakılan mahkeme ve savcılar artık çok azaldı.

        Özellikle Yargıtay’ın bazı dairelerinin Anayasa Mahkemesinin aldığı son “Hak İhlali” kararından sonra, daha dikkatli kararlar çıktı.

        YENİ BİR KARAR

        İstanbul’da 17 Temmuz 2008 tarihinde kız arkadaşı ile birlikte yürüyen genç’i polisler yanına çağırarak, “sebepsiz yere darp etmesi ve coplarla dövmesi sonucunda yaralamaktan ve hürriyeti tahdit’ten” verilen cezaları, Yargıtay 8.Ceza Dairesi bu yılın mart ayında verdiği kararla, gencin darp edilmesi ve üç polis tarafından cop ve yumruklarla dövülmesini ve hakarete maruz bırakılmasını bir bütün halinde işkence suçu kapsamında kaldığına hükmederek TCK 94.maddesine göre ceza verilmesi gerektiğine karar vermiştir.

        POLİSLER DİKKAT

        Türk Ceza Kanununun 94. maddesi ne diyor;

        MADDE 94 - (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Şunu bilin ki, bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez

        Ben bunu şöyle anladım,

        Herhangi bir olayda elinizdeki coplarla veya tomalarla, insan onuruyla bağdaşmayan her hareketinizi Yerel Mahkemeler basit bir yaralama veya hürriyeti tehdit olarak kabul edip iki yıllık ceza şümulünün içinde görerek ertelese bile, Yargıtay bu davranışı işkence suçu olarak yorumlayarak en az üç yıldan başlayan bir ceza uygulamasına karar verdi.

        Kısaca suç iki yıllık erteleme hudutlarının dışına çıkarılıyor.

        Yargıtay ayrıca, fiilen bu olaylara karışmamış, örneğin copla veya tekme ile yumruklamayla ilgisi olmayan ekipteki diğer polis memurunu da “arkadaşlarının fiilini engellemediği ve suç duyurusunda bulunmadığı” için cezalandırılması gerektiği yönünde hüküm tesis etti.

        Polis arkadaşlara sözüm şudur

        Bugün size talimat veren üstlerinizin, örneğin emniyet müdürünüz, valiniz, bir gün, bir başka tayin edilip gidecekler. Bu hep böyle olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır.

        Size ceza verilmesi bunların umurlarında bile değil. Yanan siz olacaksınız. Polis arkadaşlarım, ezayı da cezayı da çeken sizlersiniz. Toplumun nefretini kazanan da yine sizlersiniz.

        Çare; ya halkın ve bizim polisimiz olacaksınız, özel polis yasasına, insan haklarına, kişinin hürriyetlerine saygılı olacaksınız ya da iktidarın emir kulu ve piyonu olacaksınız.

        Takdir sizindir.

        Kalın sağlıcakla.

        Diğer Yazılar