Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKİYE bölünmeye bayılan toplumumuz yaşanan son tecavüz olayında da ayrı saflar oluşturarak bir ilke daha imza attı. Tecavüzcüyü suçlamak yerine zavallı kızın o saatte neden dışarıda olduğunu sorgulayan düşünce yapısıyla karşı karşıyayız. Bu olay kadınlar arasında büyük korku yarattı, işin o kısmı da var. Gece işinden gücünden ya da eğlencesinden çıkan kadınlar artık eve dönerken tedirgin olduklarını söylüyor. Nişantaşı gibi modernizmin merkezinde bile bu korku yaşanıyor artık. Oturduğu yerden hayatlara karışmaya bayılan insanlar yine görev başında. Onun dışında hayatı boyunca “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düşüncesinin arkasına sığınanlar da sessiz tabii. Her kafadan bir ses çıkıyor ama kızın durumu hiç düşünülmüyor. Tecavüzcü alışık olduğumuz üzere mahkemeye kravat takıp jilet kaydı tıraş olup gidecek. Tabii ki utana sıkıla tahrik edildiğini söyleyecek. Bu yüzden tahrik ve iyi hal indirimi alacak. Bu şekilde bir gencin daha hayatı söndüğüyle kalacak. Tecavüz edeni değil de kadının o saatte orada ne işi olduğunu sorgulayanlar oldukça bu durum da kısırdöngü haline gelecek ne yazık ki. Bu ülkenin acil olarak kendi işine bakmayı, başkalarının hayatına karışmamayı öğrenmesi gerekli. Yoksa gidişat fena.

        Shrek’in yaşı olmaz

        BROADWAY’DEN Zorlu PSM sahnesindeki payımıza bu ay Shrek düştü. Animasyon filmine bayıldığım için ilk günlerinden birinde izledim bu müzikali. Sömestr tatilini fırsat bilen aileler çocuklarını kapıp oyuna gelmişlerdi. Yanımda oturan Deniz Akkaya ve kızı Ayşe de kahkahalarla oyunu izleyenler arasındaydı. Bir ara oyundaki Pinokyo’nun yalan söyleyince uzayan burnunu gören Ayşe “Görsel efekt değil mi bu anne” diye bir soru sorarak bizi dumura uğrattı. Shrek müzikali tamamen çocuk oyunu mu derseniz, cevabım hayır. Oyunun dili ağır bir İngilizce olduğu için çocuklar bazı bölümlerde annelerine sığınmak zorunda kaldı. Sahnede olan bitenler 7’den 70’e herkesin ilgisini çeker diyebilirim. Işık, kurgu, kostümler derken evinize büyülenerek geri dönüyorsunuz.

        Erkekten kadına geçiş

        TASARIMLARINA bayıldığım Emre Erdemoğlu, önceki hafta Berlin Moda Haftası’na katılarak bir kez daha göğsümüzü kabarttı. Pünhan adını verdiği yeni koleksiyonunda hepimize bir sürpriz yaparak erkek koleksiyonundan kadın çizimlerine yatay geçiş yaptı. Aslında Emre her sene ilham perisi Tülin Şahin’i podyuma çıkarıp erkeklerinin yanında yürütüyordu ama ilk kez kadınlar için tasarım yapmış oluyor. Siyah ve beyazın, dore ve lame derilerle buluştuğu ilk kadın koleksiyonu defilesi moda haftasında büyük ilgi görmüş. Sezonun trendleri arasında yer alan özel dokuma kumaşlarla derileri bir arada kullanan genç tasarımcının deri üzerine dore-lame kâğıt baskıların ve özel dokuma teknolojik kumaşların dikkat çektiği koleksiyonu 120 parçadan oluşuyor. Bundan sonra Emre Erdemoğlu’nu iki cinsin de hizmetinde göreceğiz diyebiliriz.

        Nişantaşı’nın yenisi

        POPÜLERLİĞİ günden güne artan Nişantaşı’nın en yenisi Grey sessiz sedasız açıldı. Sessiz açıldı belki ama sanki uzun süredir bizimle berabermiş gibi tüm Nişantaşı’nın ilgisini çekti. Hafta içi ne zaman gitseniz tanıdık birilerine rastlıyorsunuz ki bu mekânın önemli bir artısı. Yemekleri deseniz, uzun süredir yediğim en iyi ızgara levreği burada yediğimi söyleyebilirim. Mekânların çoğunda yediğiniz balığın türünü bile ayıramadan aynı lezzeti alıyorsunuz ya Grey’de işler öyle değil. Taze deniz levreği kullanıyorlar ve aniden olayın rengi değişiyor. Denemeniz gerekli.

        Diğer Yazılar