Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Nasıl gazeteci olunur?” diye sordular. Meslekteki 35 yılımın muhasebesini yapınca, soruya tek bir yanıt bulabildim; ‘‘Severek ve acı çekerek.”

        Halkın tarafsız haber almasını sağlayan, bilgilendirirken bilinçlendirendir Gazeteci. Kutsal bir görevdir gazetecilik. Ruhunda böyle bir duyguyu besleyen yapabilir. Doğuştan bu tür bir işe ve göreve hazır insanlar yapabilir. Üniversitesi o nedenle katma değerdir. Çok yönlü genel kültüre sahip olmalıdır. Doğruya doğru, eğriye eğri demeyi ilke edinebilendir.

        En azından benim kuşağımın ustaları bu model idi. Onların yetiştirdiği bizler dinazorluğa doğru ilerleyen kuşağız artık. Tanıma-modele uyanımız da var uymayanımız da var aramızda. Şartların el verdiği ölçüde ‘‘Diren Gazeteci’’ diyenlerdenim ben en azından.

        KUTSAL GÖREV

        Meslek seçimleri ne zaman ki parasına-şöhretine-karizmasına bakılarak tercih edilmeye başlandı, gazetecilikte de mertlik bozuldu. Çünkü gazete; artık bir sanayi, parasal olarak altından kalkılamayacak ağır bir yük haline geldi. “Herhangi bir iş” gibi görülmeye başlandı. Amatör ruhlu gazetecilik öldü.

        Oysa bizim öğrendiğimiz gazetecilik, bir atlama taşı değildi. İçindeki kini kusma aracı da değildi. Birilerini ezme gibi sadist duygularını tatmin etme aracı algısında yapmadık bu mesleği bir kısım biz.

        KİŞİLİK HAKLARI

        Gazeteci, bir görüşe doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilendir. Kamuoyunu sırf kendi egosunu tatmin için değil, onun iyiliği, mutluluğu, huzuru, refahı için yönlendirendir. Kişiyi işindeki başarısından dolayı öven, yine varsa işindeki yanlıştan dolayı eleştirendir. Kişilik haklarına saygı duyandır. Yargısız infazla cezalandırmayı aklının ucundan bile geçirmeyendir. Toplumun sağlığını, mutluluğunu, zenginliğini engelleyenlerin aynasıdır. Haber alma özgürlüğünü sağlayan ve kutsal sayılacak görev yapandır.

        Harika bir meslektir. Hayatın her alanına dalını budağını uzatmıştır. 5 duyuyu sürekli tam performans çalıştırmayı gerektirir. Öyle bir meslek ki; ‘‘tatlı rekabet’’ derler ya, işte o tatlı sıfatının bulunması şart olduğu alandır.

        Paslaşma, dayanışma gerektiğini bilir bu mesleğin dinazorları. Sonuçta hepsi sistemin bir çok koridorunda dolaşmıştır hepsi. “Sevmeden yapılmaz bu meslek” derler tamamı.

        ACI ÇEKİYORLAR

        Bir gün herhangi bir devlet başkanı ile sohbet edip, ertesi gün ‘hesabı nasıl öderim?’ endişesi taşıyandır gazeteci.

        Haftanın 6 günü kesin, 7. günü ise ‘muhtemelen’ 24 saat çalışmaya razı olandır. Kendi geleceği yerine toplumun geleceğini kollayandır.

        Önceki gün İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin kuruluş yıl dönümü idi. Tarihi Havagazı Fabrikasında buluşuldu. Her daim entellektüel, çoğunlukla eğlenceli, genellikle züğürt ama her zaman kıpır kıpır dünyamızdan manzaralar aradım ortamda.

        Mesafeli, kırgın, suskun insanlar çoğunlukta idi gördüğüm orada. ‘‘Mesleğini seven ama acı çeken’’ idi ya Gazeteci’nin tanımı. Bu defa biraz daha farklı idi sanki o sevgi ve acı kavramı!

        Diğer Yazılar