Aldırma tize, bu nutuhtur nutuh!
Milli irade ruhu sonrası bir gaz geldi, gittim d&r’a, politika tarih reyonlarına göz gezdiriyorum. Amacım; Türkiye’nin siyasal tarihini ve her siyasi hareketin başlıca figürleri arasında atladığım bir kaynak olup olmadığını görmek.
Bu tip kitaplarda bir görüş veya bakış açısını empoze etmek çok kolay. ‘‘Hangi kaynak, yayınevi, yazar, bana en tarafsız bilgiyi aktaracak?’’ paranoyası dışında kalma gayreti ile baktım.
Bu noktada reyonda mahzun mahzun sahibini bekleyen pek çok “Nutuk” gördüm. En doğru seçim gerçekten bu olabilirdi. Fiyatları bile öyle komik ki. 8 liraya tam metin bir nutuk bulabilirsiniz.
Ulu önderin, beyin gözüyle olaylara nasıl bakılırı ve nasıl hareket ediliri anlattığı kitabın, Da Vinci Şifresi’nden daha az okuduğunu fark ettim. Raflardaki tablo, dillerde aşağı yukarı “Kitabı Mukaddes’’ muamelesi gören Nutuk’un, dizin dizin boynu bükük durduğu izlenimini verdi bana.
“Raflardaki boynu büküklük” nedense eve dönüşümde araştırmaya zorladı beni. Veriler ilginçti. Kaleme almak bugüne nasipmiş. Çünkü; Atatürk’ün kendi kaleminden çıkan bu eser, yine Atatürk tarafından, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ikinci kurultayında toplam 36,5 saat süren ve aktarmayı altı günde tamamlayabildiği Nutuk’un okumaya başladığı gün tarihte bu gün. 15 Ekim 1927.
TEYYARE CEMİYETİ
İlk olarak Türk Tayyare Cemiyeti (Türk Hava Kurumu - THK) tarafından, okunmasından kısa bir süre sonra 1927’de basılmış. Telif hakkının THK’ya ait olduğu söylenir. Diğer yandan, CHP’nin 2. Kurultayında okunmuş olması nedeni ile bu hakkın kendisinde olduğunu iddia ettiği de oldu bu arada.
Nutuk’un Arap harfli ilk baskısının metni 627, belgeleri ise 303 sayfa. Yapı kredi yayınları Delta dizisinden çıkan baskının tamamı tek cilt olarak 1197 sayfada toplanmış ve orijinaldeki 10 renkli harita da ekli.
Acı ama gerçek; şu anda piyasada olan nutukların 664 ile 576, 200, 296, 640, 424, 612, 640, 474, 655, 320, 704, 223 ve 221 sayfa olanı var. Eserin gençler için özeti çıkmış olanı dahi mevcut. Atatürk’ün hangi konular üzerindeki düşünceleri “bilinmese de olur” kabul edildi acaba merak ediyor insan.
“Nutuk”un halk ve özellikle politikacılar tarafından genellikle nasıl anlaşıldığını gösteren güzel bir örneği Hasan Pulur’un 6 Mart 2005 tarihli yazısındaki anlatım şekliyle aktararak noktayı koyayım;
Seçim öncesi belediye başkanı olmak isteyen Erzurumlu, kürsüde atıp tutuyormuş. İpin ucunu kaçırıp, “moskof komutan bile beni tanır!” deyince, mahallenin yaşlı kadınlarından biri kürsüye yaklaşmış:
“Ula Şaçir, Ruslar geldiğinde sen daha doğmamıştın bile!”
Şakir, mikrofonu kapatıp eğilmiş:
“Aldırma tize, bu nutuhtur nutuh!”
Okumadan ‘’Atatürkçüyüm’’ diyebilen zihniyetin Atatürkçülüğü sadece ‘‘Atam sen kalk da ben yatam’’ felsefesinden ibarettir!
