Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR dönem AK Parti’de MKYK üyesi olarak görev yapan Ayhan Ogan’ın kafası mı karışık, kelime oyunu mu yapıyor? Yeni bir devlet kurulacağını söylemesi üzerine mevcut devletin yıkılıp yıkılmadığını soran CNN Türk’ten Ahu Özyurt devam ediyor: “Bahsettiğiniz sistem değişikliği değil mi?” Buna karşılık “Evet” der, kavramları birbirine karıştırmış, sistem derken ağzından devlet kelimesi çıkmış gibi davranır bir hali var. Devletten anladığı Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılması değil de, yönetim sisteminin değişmesi, ama aynı zamanda devlet bürokrasisinin, vesayetin kalkmasıymış sanki.

        Ama sonra tekrar gaza geliyor, önce “Yeni bir sistem kuruldu” tezini savunur gibi yapıyor ama ardından da “Açıkça söyleyeyim, yeni bir devlet kuruluyor” diye bugün tartışmalara neden olan sözünü tekrarlıyor.

        Peki Ayhan Ogan bilerek provokasyon yapan bir troll mü yoksa gerçekten yeni bir devlet kurulmasını isteyenlerin sözcüsü mü?

        SÖZÜNÜN ARKASINDA

        Ne yazık ki tepki gösterenlerin umdukları gibi grotesk, marjinal, 28 Şubat’ta benzerlerini gördüğümüz bir karakter değil Ogan. Böyle olsaydı bastırılması, ciddiye alınmaması daha mümkün olurdu. Aksine aklı başında, dünkü Sabah’ta yaptığı açıklamaya göre tezinin arkasında duran, bu tartışmayı sürdürmekte kararlı, sözlerini de bir zemine oturtan biri. Dikkat çekme hevesindeki bir Hasan Mezarcı, bir Şevki Yılmaz gibi meczup değil.

        Ertuğrul Özkök’ten Devlet Bahçeli’ye devlet tartışmalarına sert tepki gösterilmesine yol açan da Ogan’ın ciddiye alınabilme potansiyeli. Sahiden yeni bir devlet kurulmasına yönelik bir talep varsa bunun aritmetik çoğunluğu hakkında bir bilgimiz henüz yok. Bu konuda bir referandum yapılmadı. Ama büyük ihtimalle AK Parti seçmeni arasında yer alan bir damarı temsil ediyor. Bu kitlenin oranı tartışmanın ilerideki seyrini de etkileyecektir.

        Oysa 15 Temmuz sonrası darbecilere ve devlet içindeki sızıntıya direnen AK Parti’nin gösterdiği devleti koruma refleksiydi. Sahip çıkılan mevcut rejimdi. Nitekim Bekir Bozdağ’dan Mahir Ünal’a, hatta Binali Yıldırım’a kadar partinin önde gelenleri Ogan’a sert tepki gösteriyor. Ogan’ın bir dönem MYKY’da görev yaptığı özellikle vurgulanarak bugün parti yönetimiyle ilişkisi olmadığının altı çiziliyor. Günü kurtarmaya yönelik bir açıklama değil, simgesel bir kopukluk aslında. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir süre önce Atatürk’e edilen hakaretlerle ilgili nasıl sert açıklamalar yaptıysa Yıldırım da 1923, Cumhuriyet ve Atatürk vurgusu yapıyor Ogan’a karşı. 15 Temmuz sonrası parti içinde değişen eğilimleri, eski Türkiye’nin yeniden kabullenilmesinin de sonucu bu açıklamalar.

        KARAR ERDOĞAN’IN

        “Dışarıdakiler / Öteki” statüsünde siyasete girip 15 yıldır ülke yöneten bir parti ve ekibinin devletin bir parçası olması ister istemez kaçınılmazdır zaten. Bu yüzden de devletin mevcut bütünlüğü ve devamlılığına sahip çıkıyor iktidarın kilit isimleri.

        Yeni devlet tartışmalarını, hükümet sistemi değişip iktidar partisi büyük şehirlerde azalan oylarıyla kendi içinde bir tartışma ve sorgulamaya girişmek zorunda kalırken seçeceği yol haritası ekseninde okumak gerek. Refah-Fazilet geleneğinden kopan AK Partililere “yenilikçiler” deniyordu. Şimdi o yenilikçiler devletçi oldu, içlerinden de bir marjinal kesim ana akıma sirayet etmeye çalışıyor. Elbette, her geçiş döneminde ve her büyük tartışmada olduğu gibi kimin galip geleceğini Erdoğan’ın alacağı pozisyon belirleyecek.

        GALATASARAY’A MI LAYIK?

        KABALIĞINDAN dolayı Fatih Terim’in Milli Takım’a yakışmadığını, görevden alınması gerektiğini düşünenlerin sayısı hiç az değildi. Sonunda bu güruh kazandı. Ancak Fatih Terim’den beslenen spor medyası uslanmadı ki daha görevden alınır alınmaz Galatasaray’ın başına geçeceğini yazıp duruyorlar. Hatta adeta Galatasaray’ın başına geçmesi için zemin hazırlıyorlar.

        Her gün “Ha oldu ha olacak” haberleri yapılıyor, “Florya İmparator’dan sorulur” diye gaz veriliyor. Milli Takım’ın başına yakışmayan Fatih Terim’i demek ki Galatasaray’a yakıştırıyorlar. Demek ki bu ülkede kurumların duruşunun hiçbir önemi yokmuş ki spor basınının bu gazlarına Galatasaray’ın elitleri isyan etmiyor. İsyan etseler de güçleri spor basınına yetmiyor.

        Arda Turan’ın Fatih Terim’e öfkesi spor yazarlarını teknik adamın bir maşa olarak kullanmasıydı. Sadece spor yazarları değil, onca başarısızlığa rağmen hâlâ spor basınının geneli üzerinde de etkisi var Terim’in. Bu gönüllüler ordusu ona zorla iş bulacak, hayatımızdan çıkmasına izin vermeyecekler.

        #CevapHakkı

        MEKÂN REHBERİ TARTIŞMASI

        ÖNCEKİ gün Hürriyet’in hazırladığı mekân rehberine yönelik eleştirilerimi yazmıştım. Bu projenin sorumluluğunu üstlenen eski dostum Müge Akgün’den bir açıklama aldım. İsmi kamuoyuna açıklanmayan müfettişlerin bazılarının adlarının şehirde dolandığını, ben biliyorsam bunu restoran sahiplerinin de bileceğini, bunun da rehberin inandırıcılığına gölge düşüreceğini yazmıştım.

        Akgün’ün yanıtları:

        - Müfettişlerimiz son bir yıl içinde gittikleri restoranları değerlendiriyor. Ancak proje ekibimizden en az bir kişinin de tüm restoranlara gitmiş olması gerekiyor.

        - Bu gibi değerlendirmelerin mükemmel bir formülü olmadığının farkındayız. Ancak çoğulcu bir yapı ve anonim olsun istedik. Müfettiş olarak şefleri işletmecileri almadık.

        - Müfettişlerin puan verdikleri restoranla maddi ilişkisi ve akrabalık gibi bir bağı olmaması gerekiyor.

        - Müfettişlerin “görevlerini” çevrelerinden ve puan verdikleri yerlerden kesinlikle gizli tutmaları bekleniyor.

        - Müfettişler gecenin bir vakti bir restorana gitseler ve tanınsalar bile bunun sonucu değiştirmeyeceğini düşünüyorum. Malzemeleri mi, mönüyü mü, çalışanları mı, yemekleri mi değiştirme şansları var...

        Böyle bir rehberin tartışmalar olmadan hazırlanması mümkün değil, ama en azından etik kaygıların proje sahiplerince de göz önünde bulundurulmaları önemli ve umut verici. Sonucu rehber çıkınca göreceğiz. Umarım Hürriyet magazin yazarlarının mekân övgülerine benzemez.

        Diğer Yazılar