Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        IŞ)İD’in Kobani’yi kuşatması 40 günü aştı ve kenti savunan güçlere ilk kez Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden (KBY) ağır silah ve savaşçı takviyesi geliyor. Bu noktaya nasıl gelindiğine baktığımızda karmaşık bir sürecin yaşandığını görüyoruz.

        Öncelikle şu noktaların altını çizelim:

        * Erbil (KBY), Ankara, Washington gibi merkezler (IŞ)İD’in Kobani’yi kolaylıkla ele geçireceğini, kentte direnenlere yardım etmeye çalışmanın beyhude olduğunu;

        * Zaten Kobani’nin stratejik olarak pek bir öneminin olmadığını, (IŞ)İD’e karşı savaşta pek bir anlam ifade etmeyeceğini düşündüler.

        * Ankara’nın PYD/YPG’yi PKK ile eşitleyen söylemi hayli etkili oldu. PYD’nin başarısının PKK’nın bölgesel bir güce dönüşmesini kolaylaştırmasından endişe edenler, Kobani’yi kaderiyle baş başa bıraktılar.

        * Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta (IŞ)İD’e karşı uluslararası koalisyona katılacaklarını açıklamasıyla, özellikle Washington Kobani’ye mesafesini korudu, hatta artırdı.

        ANKARA’YA RAĞMEN

        Fakat bir süre sonra işler değişti.

        Öncelikle Kobani beklendiği gibi hızlı bir şekilde düşmedi.

        (IŞ)İD de işi inada bindirip kuşatmaya ciddi kaynak aktarınca Kobani direnişinin sembolik önemi iyice arttı.

        * Böylece Kobani, (IŞ)İD’in ilk kez yenilgiye uğratılabileceği bir yer olarak stratejik açıdan değer kazandı.

        * Ankara’nın PYD/YPG ile (IŞ)İD’i eşitleme yaklaşımı hiçbir şekilde itibar görmedi, hatta ters teptiğini de söyleyebiliriz. Bunda Batı medyasının PYD/YPG, hatta Irak bağlamında PKK’nın askeri kolu olan HPG hakkındaki pozitif yayınların etkisi çok oldu.

        * Buna bağlı olarak uluslararası koalisyon, Kobani’deki (IŞ)İD hedeflerine yönelik bombardımanlarını yoğunlaştırdı. Ankara’nın itirazlarına rağmen direnişçilere havadan ikmal yapıldı.

        ANKARA’NIN RIZASIYLA

        Peşmergelerin Kobani’ye gitmesi işte bu sürecin son halkası. Ancak bu sefer Ankara’nın rızası var. Kuşkusuz bu yolla, Mesud Barzani’nin KDP’si çizgisindeki Kürtlerin Rojava’da (Suriye) güçlenmesi ve PYD’yi dengelemesi hedefleniyor. Fakat Ankara’nın burada unuttuğu (veya unutmak istediği) bazı hususlar var:

        1- Ankara-Erbil ilişkileri, örneğin Barzani’nin Diyarbakır ziyareti zamanındaki kadar olağanüstü değil. Irak’ta (IŞ)İD’in saldırısına uğradıklarında Ankara’dan yardım isteklerine cevap alamayan Kürtler, büyük hayal kırıklığına uğramışlardı.

        2- Erbil-Kandil ilişkileri de eskisi kadar kötü değil. PKK’nın birçok cephede (IŞ)İD’e karşı peşmergelerin yardımına gitmesiyle aradaki mesafe iyice kapandı.

        3- Son olarak Duhok’ta taraflar Rojava’da iktidar paylaşımını yeniden düzenlediler. Kobani’ye peşmerge sevkıyatında bu mutabakat belirleyici oldu.

        Sonuç olarak, peşmergelerin Kobani’ye intikaliyle yeni bir aşamaya gelen bu süreçte Ankara’nın hesaplarının büyük ölçüde tutmadığını, hem Erbil’le ilişkilerinde gerileme hem Türkiye’de çözüm sürecinde sıkıntılar yaşandığını görüyoruz. Bunun temel nedeni, AKP hükümetinin Kürt sorunu konusunda bölgesel bir vizyon geliştirememesidir.

        Buna karşılık, ABD başta olmak üzere uluslararası koalisyonun desteğini de arkalarına alan Erbil ve Kandil’in, Suriye üzerinden ve (IŞ)İD sayesinde, ortak bir bölgesel strateji geliştirme fırsatını yakalamakta olduklarını söyleyebiliriz.

        Cumhuriyet Bayramı’nın ülkemizde eşitlik, kardeşlik ve özgürlük arayışlarına katkıda bulunmasını diliyorum.

        Diğer Yazılar