Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Bülent Arınç’ın, Ahmet Davutoğlu’nun ve Abdullah Gül’ün sarayda bir arada oturup konuşmaları ve sonunda bir kucaklaşma görüntüsü vermelerinden bahsediyorum.

        Entelektüel tavrına ve kamusal alandaki yaklaşımlarına saygı duyduğum Ahmet Taşgetiren’in dün Star Gazetesi’ndeki yazısının sonunda ifade ettiği bir arzuydu bu.

        Ahmet Bey’e yüzde yüz katılıyorum, bu arzusunu paylaşıyorum ve hatta bu arzunun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için onunla kol kola girip çağrılar yapmaya da hazırım.

        Çünkü Türkiye’nin bu kucaklaşmaya ihtiyacı var.

        Çok fazla sorunumuz var.

        Her sorun katlanarak üstümüze gelmiş gibi.

        Bir an önce harekete geçilmezse geriye dönüşü olmayan bir yola girecekmişiz gibi bir korku da var.

        Ne kadar ağır olurlarsa olsunlar bu sorunlar hâlâ daha çözülemeyecek düzeyde değiller.

        Sadece morale ihtiyacımız var.

        Ülke moralsizlikten neredeyse elini oynatamaz hale gelmek üzere, moralsizlik bizi bitirip tüketiyor.

        İlk seçimden sonra oluşan bir AK Parti- CHP koalisyonu olasılığı bu yüzden bana ümit vermişti. Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun vereceği tek bir gerçek kucaklaşma resmi bile çözüm yoluna girmemizi sağlayabilirdi.

        Şu anda muhalefetin ve iktidarın çözümler için kucaklaşma ihtimali yok.

        Bu durumda olabilecek en büyük felaket, iktidarın kendi içinde de bölünmüşlük görüntüsü vermeye başlamasıdır.

        Bu felaket olur, çünkü Türkiye’nin güçlü bir iktidardan gelebilecek moral desteğine ihtiyacı var.

        Başbakan Davutoğlu bugün bölgede Kürt sorununun çözümü için master planını açıklayacak.

        Türkiye’nin zirvedeki birlik görüntüsünün vereceği moralle arkasında durmasını gerektiren bir girişim bu.

        Sarayda Cumhurbaşkanı’nın himayesinde gerçekleşecek bir kucaklaşma olduğu takdirde tüm Türkiye’nin minnettar olacağına emin olunsun.

        MURAT VARGI HARVARD’DA

        Global iş dünyasının ve siyasi elitlerin saygıyla yaklaştıkları Harvard Business School, bir süre önce gelişmekte olan piyasalarda yaptığı işlerle dünyaya örnek oluşturacak ve Harvard’ın doktora sisteminde örnek olay olarak anlatılabilecek bir örnek arayışına girdi.

        Birçok ülke incelendi ve elemeler yapıldı.

        Sonunda Murat Vargı seçildi.

        Ekipler Harvard’dan geldiler, video çekimleri yapıldı ve Murat Vargı kitabı da yayınlanan gelişmekte olan piyasalar hakkındaki kendi deneyimlerini, oral history (sözlü tarih) söylemiyle anlattı. Şimdi o video ve kitap Harvard Business School’un kütüphanesine konuldu. Mezunlar ve doktora öğrencileri videoyu kütüphanede seyrediyor ve kitabı da okuyabiliyorlar.

        Bu Türkiye için büyük bir gururdur ve hayli moralsiz durumda bulunan iş hayatımız için de bir mutluluk aşısı oluşturabilir. Türkiye’mizden bu çapta bir işadamının çıkmış olması ve gobal karar alıcılarının merkez üssü gibi olan Harvard Business School’dan böylesine ilgi görmesi, Türkiye’nin eğer isterse her sorunun üstesinden gelebileceği insan malzemesine sahip olduğunun da göstergesidir.

        Murat Bey önce bunun haberinin olmasını istemiyordu, “Kendimi ön plana çıkarmak istemiyorum” diyordu. Ancak ben ona “Abi, bu, ülke için güzel bir olay. İş dünyamızın böylesine haberlere ihtiyacı var. Lütfen yapalım şu işi” dedim ve sonunda gördüğünüz gibi ikna oldu. İyi ki de oldu. Sağol ol, var ol sevgili abim.

        TANSU ÇİLLER TARAFINDAN ‘GÖRÜLMÜŞTÜR’ BU KİTAP

        İnanılmaz derecede üretken bir yazar olan Özer Çiller, son olarak “Evlilik Yolculuğu-Bir Başucu Kitabı-3” başlıklı bir kitap yazdı.

        İçini şöyle bir karıştırdıktan sonra aklıma hemen geliveren soruyu sordum: “Tansu Hanım kitabı okuyup onayını verdi mi?” “Her bölümü ayrı ayrı okutup onayını aldım” dedi. “Bunu da yazayım mı?” deyince de “Kesinlikle yaz” cevabını aldım.

        Tansu Hanım’ı ne o ne de ben kızdırmak isteriz; onun kızmasından en azından ben korkarım. Bu şekilde kendimizi korumaya aldıktan sonra, bu kitabı evlenmeyi düşünenlerin, şu anda evli olup da bazı sorunlar yaşayanların mutlaka okumaları gerek. Ayrıca unutmayın 14 Şubat da yaklaşıyor, bu harika bir hediye de olabilir.

        4 YIL SONRA MUTLU OLACAĞIM

        En mutlu insanlar 65 ile 79 yaş arası gruptan çıkıyormuş. Böylece 4 yıl daha dişimi sıkmam durumunda sonunda nihayet mutluluğu bulacağımı da öğrenmiş oldum. Bu İngiliz istatistik kurumu tarafından yapılan bir araştırmanın sonucundan alındı. Haberi The Guardian Gazetesi’nin mobil applikasyonundan okuyup geleceğe bir an umutla bakmaya başladıktan sonra o 65 yaş mutlularının İngiltere’de, benim ise Türkiye’de yaşadığımı hatırladım. Heyecanım kısa sürdü, ama olsun, umut yine de umuttur. Bakarsınız bana da gelebilir. 65 yaşımda mutluluk! Ülkede değil yaşta bir keramet vardır belki de.

        MÜKEMMEL YEMEK

        Bunu öyle 3 Michelin yıldızlı restoranlarda aramaya gerek yok. Mükemmel yemeği bence iyi hamur açmayı bilen ve iyi malzemeyi doğru kullanan bir pizzacıda yiyebilirsiniz. Evet, bence pizza mükemmel yemektir. Yemek yazarı Jeffrey Steingarten’e göre Amerika’da hemen her köşebaşında bir pizzacı varmış. 62 bin 269 adet pizzacı varmış orada. Steingarten hastalık derecesinde takıntılı bir insan olduğundan bu rakamı yazdıktan sonra koyduğu dipnotta bu sayının Amerika’daki köşebaşlarının değil, pizzacıların sayısı olduğunu da belirtmiş.

        Bu adam evindeki fırında mükemmel pizza yapmaya girişince mükemmel pizza için ideal fırın sıcaklığının ne olması gerektiğine de taktı ve sonra her pizzacıdaki fırının derecesini ölçmek gibi imkânsız bir işe de girişti. Ona göre dünyada 2 tür mükemmel pizza cinsi var. Biri Napolitan pizza, diğeri de Napolitan-Amerikan sentezi pizza. İkincisi Gennaro Lombardi tarafından icat edildi. Lombardi’s pizaria, Spring Street’te denenebilir. Bu sentez üzerine Anthony Totonno Pero ve John Sasso da çalıştı başlarda. İkisinin de efsanesi Totonno’s Coney Island’da ve Bleecker Street’te John’s Pizzeria’da yaşatılıyor.

        Diğer Yazılar