Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EXPO 2016, Piyano Festivali ve Film Festivali derken yaz aylarından bile daha sık gider olduk şu sıralar Antalya’ya.

        Ülke genelinde havalar soğumaya, Kars ve Erzurum gibi Doğu illerine kar bile yağmaya başlamışken Antalya’nın ılık yazı Avrupalı turist için hâlâ son derece çekici.

        Neyse, bu tesislerin en köklülerinden biri olan Club Med Palmiye’nin sahilinde oturuyoruz. Geneli yabancı turistlerden oluşan misafirlerin çoğu her akşamüstü yaptıkları gibi ya yelken/sörf ya da su kayağı yapmak üzere başlıyorlar su sporları merkezini doldurmaya. Tenis kortlarında da durum farklı değil.

        Aynı konuyu açmadan edemiyorum. “Bizim için tatil sadece yemek-içmek ve yayılmaktan ibaretken onlar araya mutlaka sporu da sokarlar” diyorum. Resmen yıllar oldu sırtında tenis raketiyle seyahate çıkan bir Türk’e rastlamayalı.

        TATİLİ UCUZA KAPATMAK

        Konu dönüp dolaşıp tatil alışkanlıklarımıza ve planlamamıza geliyor haliyle.

        Mesela ben uçmakla yeni tanışmamıza rağmen promosyonları iyi takip eden bir millet olduğumuzu sanıyordum. Geçen hafta sonu yazarımız Güntay Şimşek’in köşesini okuyunca öğrendim bunun bile planlı olmadığını. Meğerse son dakikacılığımız yüzünden uçak biletinin de en pahasını alıyormuşuz.

        O sırada Club Med zincirinden Gonca Yavaşça lafa girdi.

        “Sadece uçak konusunda değil, tatil planlama hususunda da son dakikacıyız. Şu etrafta gördüğünüz turistlerin hepsi en az bir yıl önceden yapmıştır planlarını. Biz Türkler ne yazık ki bırakın gelecek yazın tatilini birkaç ay sonra başlayacak kış tatilini bile planlamıyoruz…”

        İtalya, Fransa ve İsviçre Alplerindeki tesisler erken rezervasyona şimdiden başlamasına rağmen diğer milletlerin aksine Türklerden yumurta kapıya dayanana kadar ses çıkmıyormuş.

        Yabancılar bu konuda cidden bizden çok daha duyarlı. Siz siz olun özellikle uçak ya da tatil programınızı çok önceden planlayın. Şaşıracağınız kadar ucuz fiyatlar yakalayacağınızı göreceksiniz.

        Antalya CIP salonuna varamamak

        HEM iç hem de dış hatlardaki potansiyeliyle Türkiye’nin en önemli havalimanlarından biridir Antalya Havalimanı.

        Bir iç hat yolcusu olarak kullandığım terminalde yaşadığım sıkıntı yok denecek kadar azdır.

        Ta ki geçen hafta sonuna kadar… Terminalde Türk Hava Yolları’nın business sınıf yolcularının ve Miles & Smiles üyelerinin kullandığı CIP salonunun ayrı bir girişi yoktur.

        Buna karşın girişteki ilk güvenlik kontrolünde yığılma yaşanmaz. Ancak son seyahatimde x-ray cihazlarından yalnızca ikisi hizmet veriyordu. Yolcu da epey çoktu, dolayısıyla oldukça yığılma yaşandı.

        Mağduriyet yaşanmaması için, güvenlik kontrollerinin arttığı bugünlerde ya x-ray geçişlerinin sayısı artırılmalı ya da CIP yolcuları için ayrı bir x-ray geçişi sağlanmalı.

        Mönü denettiren davetler

        AYNI halkla ilişkiler şirketinin ilk davetine de, ikincisine de katılmadım.

        İlki ünlü restoran zinciri Zuma’nın İstinye Park’a taşınması; ikincisi ise Capricorn Seafood’un açılışı için verilmişti.

        Ne var bunda diyebilirsiniz. Açıklayayım. Bu davetler mekânlar açılmadan önceki 2 gün boyunca düzenleniyor. Mekânın belirlediği bir set mönü, aralarında gazeteci, blogger ve Instagram’cıların bulunduğu kalabalık bir davetli topluluğuna tattırılıyor. Tabii ki yazıp çizmeleri ve sosyal medyada paylaşmaları sağlanıyor, haliyle kolay yönden mekânın gündeme bomba gibi düşmesi sağlanıyor.

        Ancak tabldot havasındaki bu tadımlardan mekânların gerçek ambiyansını yaşamadan ayrılıyor davetliler. Malesef akıllarında hep öyle yer ediyor. Tadımlara katılan eşimin dostumun aksine gerçek ortamlarını deneyimlediğim Zuma’ya da Capricorn’a da bayılıyorum şimdi. Ve iyi ki o provalı davetlere katılmamışım diyorum.

        Diğer Yazılar