Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUGÜN sizlere Türkiye’de benzerlerine pek rastlamayacağınız iki özel girişimden bahsetmek istiyorum. Bunların her ikisi de ülkemizde her geçen gün daha da gelişen yeme-içme sektörüne ait.

        Teknolojinin ilerlemesi ile hayata dair her şey hızla değişiyor.

        Beslenme alışkanlıkları bile…

        Bir neslin doğru ve yararlı diye bildiğine bir sonraki nesil yanlış ve zararlı diyebiliyor. Öte yandan hayatımıza yeni yeni malzemeler de giriyor. Daha 7-8 yıl önce adını bile duymadığımız kinoa, granola ve chia gibi ürünler olmazsa olmazımız haline gelebiliyor.

        40’lı yaşlarda biri olarak organik kavramının hayatımıza girdiği yılları hatırlıyorum. Ve ne kadar şaşırdığımı... Çünkü ben yiyip içtiğimiz her şeyi zaten organik sanırdım. Meğerse değilmiş. Benim tarlada, bağda-bahçede yetiştiğini sandığım şeylerin çoğu suni tarım yöntemleriyle yetiştiriliyormuş. Ne domates gerçek domates ne de patates gerçek patatesmiş.

        Hadi bizlere olan oldu, yapacak bir şey yok diyelim ama artık durum değişiyor. Günümüzün anne ve babaları bizimkilere göre çok daha hassas ve çocuklarının beslenmelerine acayip özen gösteriyorlar.

        İşte bu ebeveynlerden üçü; endüstri mühendisi Damla Şener, tasarımcı Aslı Akdemir Acundas ve iç mimar Hale Akdemir Şener piyasadaki açığı fark edip çocuklar için tamamen organik atıştırmalıklar üretmeye karar vermişler.

        Önce annelere yapay şeker, boya ve GDO kullanmayacaklarına, sonra da çocuklara bol çeşitli ve lezzetli ürünler sunacaklarına dair söz vererek çıkmışlar yola.

        Ürünlerinin adını da ‘ham yapmaktan’ esinlenerek ‘Humm’ koymuşlar. İlk olarak çocukların gelişimine katkıda bulunacak tamamen doğal meyveli barlar üretmişler. Sonra da tamamen organik ballı ve keçiboynuzlu kurabiyeler… Onları peynirli, domatesli ve pancarlı krakerler izlemiş.

        Çocukları abur cubura meraklı olan ebeveynlere duyurulur.

        Avustralya’dan gelen kasap

        “DÜNYANIN en lüks markalarının mağazalarından bile daha şık dekore edilmiş bir dükkânın açılışına katıldım” desem hiç de şaşırmazsınız değil mi? Ama bu mağazanın bir kasap dükkânına ait olduğunu söylediğimde eminim “Nasıl yani?” dersiniz.

        Evet The Butcher İstanbul bir kasap dükkânı. Alışageldiği gibi Etiler ya da Nişantaşı’nda değil, Anadolu yakasında açıldı.

        Bu kasap, açılışına Nur Yerlitaş ve Sinan Akçıl gibi ünlülerin, Sema Çelebi ve Abdullah Kiğılı gibi sosyetiklerin katıldığı, partisinin müziklerini Dj Funky C’nin çaldığı bir kasap.

        Bitmedi.

        Dekorasyonunu ünlü tasarımcı Micheal McCann’in, uygulamalarını ise mimar Mustafa Toner’in yaptığı, içinde sanatçı Kyle Bunting eserlerinin bulunduğu bir kasap.

        Gelelim hikâyesine.

        Nihat, Murat ve Cömert Dikme üç kardeş. Nihat Bey yüksek endüstri mühendisi, Murat ve Cömert beyler ise Metro Gross Market’in ilk yöneticilerinden. Bağdat Caddesi tarafının ünlü şarküterilerinden Nezih Gurme’nin de sahipleri.

        Üç kardeş Avustralya’nın Sydney kentine yaptıkları bir seyahatte dünyanın en prestijli dekorasyon dergilerinden biri olan Interior Design Dergisi ödüllü kasap dükkânının sahibi Victor Churchill ile tanışırlar..

        Churchill’in neredeyse mücevher dükkânı kıvamındaki kasabında her şeyin alışılmışın dışında olduğunu görürler.

        Dükkânın lüks butikleri andıran bir vitrini, yüksek tavanları, İtalyan travertine mermerleri, maun lambrileri, bakır işlemeleri ve cam duvarlı soğutma odaları vardır. Bir de Fransız meşe tezgâhlarda adeta suşi şefleri gibi çalışan kasapların bulunduğu sahnesi…

        Bu konseptten çok etkilenirler ve 25 yıllık markaları Nezih Gurme’yi kapatarak yerine bu kasabın aynısını açmaya karar verirler.

        Herkesin alışık olduğu bir kasabı olduğunu ve değiştirmesinin çok zor olduğunu bilirim ama burayı görmekte yarar var.

        31 yıl sonra tekrar Top Gun

        TOM Cruise katıldığı bir televizyon programında müjdeledi efsane film ‘Top Gun’ın devamının çekileceğini. Kelly McGillis’le başrolünü paylaştığı filmin kariyerinin en önemli filmi olduğunu söyleyen aktör, bu ikinci filmde rol alacağı için 31 yıl önceki kadar heyecanlıymış. Çekimlerine 2018 yılında başlanacak filmin kadın oyuncusu ise henüz belli değilmiş.

        Eminim bu filmi özellikle bizim jenerasyon dört gözle bekliyor olacaktır.

        Diğer Yazılar