Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GÜNÜMÜZ insanı tatil planları yaparken artık yalnızca denizi-güneşi, doğal güzellikleri ve tarihi değerleri kriter almıyor.

        Artık gastronomi de ön plana çıkmış durumda. Pek çok kişi ilk kez deneyimleyeceği destinasyonlara gitmeden önce nerede, ne yiyeceğini önceden araştırıp öyle koyuluyor yola.

        Hatta yemek rezervasyonlarını önceden yaptırarak...

        Bunu fark eden, aralarında Waldorf Astoria ve Conrad gibi oteller de olmak üzere tam 14 markayı ve 5 binden fazla oteli bünyesinde bulunduran Hilton zinciri, dünyanın gurme rotalarına dair yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı geçtiğimiz günlerde.

        Sonuçlar hiç de tahmin edildiği gibi değil. Hatta şaşırtıcı!

        İşte o sonuçlar...

        HIRVATİSTAN

        Ben öyle ahım şahım yemekler yediğimi hatırlamıyorum ama Adriyatik’in incisi Hırvatistan geleceğin gastronomi üssü olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyormuş. Özellikle de dünyanın en iyileri arasında sayılan deniz mahsulleri, trüf mantarları ve zeytinyağlılarıyla...

        Ülkede ödüllü restoran sayısı hızla artmaya başlamış. Geçtiğimiz günlerde ilk Michelin yıldızını alan Rovinj’deki Monte Restaurant’ın ardından başka Hırvat restoranları da yıldız almak için sıraya girmiş.

        BERLİN

        Aldı yürüdü zaten son yıllarda Berlin. Dünyanın pek çok şehrini sanat, gastronomi ve eğlence gibi konularda geride bıraktı.

        Bottschaf Restaurant, Lorenz Adlon ve Schnitzelkönig, Berlin deyince aklıma ilk gelen restoranlar. Sokak lezzetleri, birahaneleri ve kafeleriyse cabası. Berlin, gurmeler için alternatiflerle dolu. Michelin yıldızlı 20 küsur restoranı var kentin. Araştırmaya göre son yıllarda “fine dining” konseptinde yükselen yıldızı Berlin’miş.

        AMSTERDAM

        Kanalları ve muhteşem mimarisiyle dünyanın en güzel şehirlerinden biridir bence Amsterdam.

        Araştırmaya göre sokak lezzetleri konusunda dünyanın en trend kenti seçilmiş şehir. Amsterdam Company ile Hungry Birds tarafından gerçekleştirilen “sokak lezzetleri turları” ve bu turlarda denenen Amsterdam usulü ringa balığı, elmalı turta, şarküteri çeşitleri ve Hollanda peynirleriyle hazırlanan hamur işleri gibi lezzetler şu sıralar kenti gastronomi açısından bir çekim merkezi haline getirmiş.

        FLORANSA

        Bu listede beni en az şaşırtan sonuca geldi sıra. Zira İtalya yıllardır damak tadına düşkünlerin en favori ülkelerinden biridir. Elbette Akdeniz mutfağının en önemli temsilcilerinden olan Floransa ve Toskana da.

        Araştırmaya göre Michelin yıldızlı restoranları, dondurması, ekmeği, pizzası ve makarnasıyla “ölmeden önce ziyaret edilmesi gereken destinasyonlar” dan biri seçilmiş bölge.

        SEVILLA

        İspanyolların atıştırmalık ve paylaşmalık lezzetleri tapas ve ev sahipliği yaptığı 3 binden fazla tapas restoranıyla da Sevilla. Araştırmaya göre ülkenin yemek başkenti Sevilla, lezzet düşkünlerinin mutlaka ziyaret etmesi gereken rotalardan biri seçilmiş. Özellikle de tatlı tutkunları için. şeker ve bal dökülmüş İspanyol tostu “torrijas” son yılların en popüler atıştırmalık tatlıları arasında yer almaya başlamış.

        Avrasya ve Yavuz Sultan Selim

        KAÇ zamandır yazmak vardı aklımda ama biraz bekleyeyim de öyle yazayım diyordum. Beklememin sebebiyse bu iyileşme durumunun geçici mi yoksa kalıcı mı olduğundan emin olmaktı.

        Kalıcıymış!

        Evet İstanbul’un en büyük sorunlarından biri olan “trafik”ten bahsediyorum.

        Her gün şehir içinde en az 80-90 km yol kat eden ve en az 2.5-3 saatini trafikte geçiren biriyim. Daha doğrusu biriydim.

        Taa ki Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Köprüsü açılana kadar. 2 yakayı birbirine bağlayan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün yükünü azaltan tünel ve köprü, kısa süre arayla hizmete girince ciddi bir nefes aldı şehir.

        Kalıcı da oldu bu nefes.

        Gerçi her ikisi de doğal ve ekolojik hayata verdikleri zarar yüzünden epeyce eleştirilmişti ama yapacak bir şey yok. Bu yapılaşmalar dünyanın tüm büyük şehirlerinin kaderi ne yazık ki...

        Neyse, artık Avrasya Tüneli ile 5 dakikada, E-5 ve TEM’de saatlerce beklemeden kıta değiştirmek bir harika.

        Ancak çok ama çok pahalı, özellikle de 3’üncü köprü.

        Geçenlerde Göktürk’ten çıkıp Beykoz’a gitmek için geçtiğim Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne tam 25.80 TL ödedim. İnanın içime oturdu. Geçiş bedelinin, 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin neden 5 katına yakın olduğuna bir anlam veremedim.

        Avrasya Tüneli için de pekâlâ “pahalı” denebilir. Ama o hak ediyor cidden. Sağladığı yakıt ve zaman tasarrufu göz önüne alındığında 16.60 TL az bile.

        Diğer Yazılar