Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Avrupa’dakilerin aksine kendi yağlarıyla kavrulan mekânlardır Anadolu yakası mekânları. Nişantaşı, Etiler, Bebek ya da Ortaköy gibi semtlerdeki mekânlara şehir, hatta yurtdışından bile müşteri akın ederken karşı yakadan bile pek geçen olmaz Anadolu yakasındakilere.

        Böyle gelmiş böyle gider maalesef bu İstanbul kuralı…

        İstisnalar kaideyi bozmaz elbette ama bu aralar daha bir sık duyar olduk Anadolu yakası mekânlarının adlarını.

        Hal böyle olunca ben de kalkıp gittim bunların en popüler olanlarına.

        Buyurun izlenimlerime…

        ***********

        BRASSERIE D’OR

        Anadolu yakasının yeni çekim merkezi Emaar Square Mall’da sessiz sedasız kapılarını açan Brasserie D’Or bir Emre Ergani ve Ersoy Çetin işletmesi. Logosundaki “by Şamdan” ibaresi ile Anadolu yakasındaki yoluna “1-0” önde çıkmış bir mekân. İstanbul’un en köklü yeme-içme markası Park Şamdan’ı arkasına alan mekân tipik bir Fransız Brasseriesi gibi pirinç ve ahşap ağırlıklı dekore edilmiş.

        Mekânın mönüsünde puf böreği, sarımsaklı salyangoz ve yoğurtlu kebap gibi Park Şamdan klasikleri bulunsa da soğan çorbası, kurbağa bacağı, dana tartar gibi tipik Fransız yemekleri de yok değil. Mekânın mönü danışmanlığını Kapadokya’daki Muti Restaurant ve Nişantaşı’ndaki Blush Atiyeden hatırlayacağımız deneyimli işletmeci “Muti” (Muhittin Ülkü) yapmış.

        Park Şamdan’ın o “ağır mekân” algısının aksine ister bir kahve, ister bir içki, isterse de mükellef bir yemek için günün her saati gidilebilecek olan mekânda her cumartesi akşamı canlı caz performansları da varmış. Bana yaşamak nasip olmasa da Su İdil, Elif Çağlar & Çağrı Sertel Duo, Çağıl Kaya Trio ve Şenay Lambaoğlu’nun sahne aldığı bu caz geceleri müthiş ilgi görüyormuş Anadolu yakası sakinleri tarafından.

        ***********

        SUVLA RESTAURANT

        Suvla’nın yaratıcısı Pınar ve Selim Ellaltı’nın Emirgan’daki evlerinde verdikleri yemek davetleri çok meşhurdur. Selim Ellialtı mutfağa girer ve tarifleri şahsına münhasır yemekleri taze taze pişirir, Pınar da şık ve basit bir şekilde servis eder.

        Bu yemeklerin namı yayılınca çift, karar verir Eceabat’taki bağlarının girişine bir restoran açmaya. Dekorasyonunda brüt beton, ahşap ve sacın hâkim, duvarlarında Mustafa Ayaz ve Mehmet Güleryüz tabloları asılı olduğu bu sade dükkânın mönüsüne de evlerinde pişen o meşhur yemekleri koyarlar.

        Restoran ve yemeklerin şanı öyle bir alır yürür ki aynı konseptte bir restoran da İstanbul Kanyon’a açarlar. Orada da aynı başarıyı yakalarlar.

        Şimdilerde Ellialtı çiftinin mutfağından çıkan bu lezzetler ve konsept artık bir zincire dönüşüyor diyebiliriz. Zira Suvla’nın son halkası, Emaar Square Mall’da hizmete girdi.

        Bu kez duvarlarını Sedat Girgin’in eserlerinin süslediği Anadolu yakasındaki Suvla’nın müdavimleri ise gündüz beyaz yakalılar, akşam orta yaşlı aydınlar.

        Diğer Yazılar