Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Annesi Avusturyalı, babası Suriyeli 20’li yaşlarında genç bir kız Rim Boykari… Paris’te geçirdiği öğrencilik yıllarında bir fal baktırıyor.

        Falcının söylediklerini duyunca “Olacak iş mi?” diyor. Eğitimini tamamlıyor ve Paris’te yaşamaya devam ediyor.

        Ahmet Şenol da Amerika’da işletme okuyan bir delikanlı aynı yıllarda. O da okul bitince İstanbul’a dönüyor ve aile işinin başına geçiyor.

        Biri Paris’te diğeri İstanbul’da yaşayan bu iki insan 40’lı yaşlarına merdiven dayıyor.

        İlk evliliklerini noktaladıktan sonra kader onları bir Marmaris tatilinde karşılaştırıyor hemen de aşk başlıyor.

        Rim Hanım’ın aklından geçtiği bile yok ancak Ahmet Bey’in en büyük emeli “küçük bir yerde yaşlanmak”.

        Evlenme teklifiyle aynı anda hayatlarının geri kalanının tanıştıkları bu coğrafyada geçirmeyi teklif ediyor Ahmet Bey, Rim Hanım’a.

        O da kabul ediyor. Şehirlerindeki mal mülklerini ellerinden çıkarıp, neleri varsa bu topraklara yatırıyorlar.

        **********

        ÇİFTLİKTE LEZZET

        Turunç Kumlubük yamaçlarında kayalıklarla kaplı araziyi aldıklarında “Şehirden deliler geldi” diyor köylüler.

        Buraya kadar bir aşk romanı kıvamında dinlediğim hikâyelerinin gerisi PC oyunu ‘Sim City’yi hatırlatıyor bana.

        Neredeyse denize 90 derece dik bu araziye önce bir ev yapıyor çift.

        Ulaşım imkânları çetin olduğundan şartlar onları ekmeye, biçmeye ve yetiştirmeye yönlendiriyor. İster istemez zamanla etini, sütünü, sebzesini, meyvesini, küspesini ve de gübresini kendi üreten bir çiftliğe dönüşüveriyor bu mütevazı evleri.

        Yurtdışından ziyaretlerine gelen dostlarının yaşadığı konaklama sorunu, Rim Hanım’ın tabiriyle onları birkaç ‘kulübe’ daha yapmaya teşvik ediyor. Hemen ardından da yerel lezzetlerini tattırdıkları bir de ‘lokanta’.

        Şimdi hem kulübeleri hem de lokantası ile özellikle İngiliz turistler ile mavi yolculuk yapan tatilcilerin uğrak yeri.

        Yolunuz Turunç tarafına düşerse ‘Dionysos Köyü’ adlı bu çiftliğe uğramanızı ve kuzu tandırları ile mantar, havuç, soğan ve sarımsakla pişirdikleri sulu bulgur pilavlarını denemenizi şiddetle tavsiye ederim. Ha bir de mandalinalı şekerli sorbelerini…

        **********

        ALLAH'A EMANETİZ

        MİGRENİM yok ama çok nadir de olsa migrenvari baş ağrıları çektiğim oluyor. Benim için bundan kurtulmanın en iyi ve etkili yolu bir tıp merkezine başvurmak. Turunç’ta da böyle yaptım. Marmaris’in en ünlü hastanelerinden birinin civardaki otellerden birinde açtığı polikliniğe gittim.

        Doktor zaten yoktu. Hemşire kızımız delik deşik ettiği elimi kolumu daha fazla morartmamak için olsa gerek başka bir arkadaşını çağırdı Marmaris’ten. Arkadaş fena değildi. Ancak bu sefer de malzeme yoktu. Hadi tekrar gidildi Marmaris’teki eczaneye alışverişe…

        Ya daha acil müdahale gerektiren bir şey olsa?

        **********

        İFTARIYLA TOP 3 MEKAN

        - Beylerbeyi’ndeki Tike

        - Florya’daki Beyti

        - Göktürk’teki Quyyu Hanımeli

        Diğer Yazılar