Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL Boğazı’nda bir teknede yemek yemek ya da Bodrum’da bir katamaranda sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenmek yıllardır hayatımızda olan şeyler.

        Ancak eğlence dünyasında en az İstanbul ve Bodrum kadar iddialı Çeşme henüz geçen hafta indi denize.

        MARILYN TEKNEDE

        İstanbul’dan Cochine Restaurant’ın yaz projesi olarak yaratılmış Marilyn on the Boat, lezzet, lüks, konfor ve eğlenceyi seyahat ruhuyla birleştiren, eşsiz güzellikte bir yüzen restoran. Tasarımı 1850’li yıllara ait İspanyol Gallion modeli olan bir teknede hayata geçmiş. Projede elini taşın altına koyanlar Alaçatı’nın en şahsiyetli otellerinden La Capria Suites’in sahibi Mete Nisari ile Melis Önderoğlu Maxwell ve kocası Christopher James Maxwell.

        Marilyn on the Boat teknesinde servis her akşamüstü saat 17.00’den itibaren günbatımı partileri ile başlıyor. Kokteyl ve Asya mutfağı ağırlıklı bir parti mönüsü var. Vietnam mutfağı ağırlıklı mönüde summer rolls ve suşi çeşitlerinin yanı sıra şarküteri tabakları, deniz ürünleri ve afrodizyak bombası istiridyeler bulunuyor.

        Ben aralarında Siren Ertan, Gökhan Çarmıklı, Güneri Cıvaoğlu, Osman Topçu, Melek Boz, Alinur Velidedeoğlu, Mustafa Göçer ve Korcan Karar gibi iş, cemiyet ve basın dünyasından isimlerin katıldığı bir akşam yemeğinde davetlisiydim Marilyn on the Boat’un.

        DJ’in Şamdanvari arşivi sayesinde eski Ajda’ların Aznavour’lara karıştığı; nefis deniz mahsullerinin şahane sunumlarla servis edildiği çok keyifli bir gece geçirdim teknede.

        Günbatımı partisinde bulunmadığım için bir şey diyemem ama sıra dışı bir akşam yemeği yiyip, geceyi hafif bir dansa bağlamak isteyenlere Marilyn on the Boat’u şiddetle tavsiye ederim.

        ERTUNÇ, ARTURO OLURSA

        “ADIM Ertunç ama herkes bana Arturo der” diyor aslen Yozgatlı ama artık Comolu olmuş şef Arturo Toro. Ve ekliyor: “Como’daki pek çok restoranın mutfağında mutlaka bir Türk şef vardır ve bunların da çoğu Yozgatlıdır.”

        Yazları Alaçatı’da kışları ise Como’da yaşayan bu acayip matrak Arturo’ya emanet La Capria Suites’in İtalyan ağırlıklı mutfağı. Sohbet sırasında bahsettiğiniz her yemeği önünüze getirecek kadar da maharetli. Buram buram İtalyan bir spaghetti vongole’yi de, köküne kadar Türk bir kızartmayı da aynı ustalıkla masanıza koyuveriyor.

        Geçenlerde tutturmuş “Bu Çeşme tarafında doğru düzgün pizza yok, bana taş fırın yapın pizza yapacağım” diye. Fırından ilk çıkan pizzayı yemek bana nasip oldu. Müthişti. Özellikle hamuruna bayıldım! Gerçi domates sosu bana biraz tatlımsı gelse de lezzet denemeye değer.

        Kesin arayıp pizza yaptırın ve onu da masaya oturtup hem yiyin hem de hikâyesini dinleyin Arturo’nun...

        Müziğin devleri BU ALBÜMDE

        BANA kısmet oluyor hep Paydaş ailesi ile ilgili haberleri ilk kez yazmak.

        Ilgın Bayazıt’la İskender Paydaş’ın Roma’da evlendiğini, afacan oğulları Alef’in dünyaya geleceğini hep ve ilk ben yazmıştım.

        Paydaşlarla hafta sonu aynı otelde olduğumdan bire bir İskender’in ağzından dinledim yeni albümünün hikâyesini.

        Bir sanatçının yeni bir albüm çıkarma ya da bir sergi açma heyecanı ne kadar farklı. Bunu bizim anlamamız imkânsız. İskender’in gözü gönlü sanki dünyaya bir şey getiriyor gibiydi anlatırken.

        Zamansız Şarkılar II’deki dev isimlerin yanındaki sürpriz ise megastar Tarkan’mış! Tarkan, İskender Paydaş’ın albümünde söz ve müziği kendisine ait yepyeni bir şarkı seslendiriyormuş.

        Diğer Yazılar