Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BENİM çocukluğumda ve gençliğimde Antalya kaliteli yerli turistin gözbebeği arasındaydı. Sadece Antalya değil; Kemer, Beldibi, Side hatta Alanya bile o yılların tatil rotalarını oluşturuyordu.

        O zamanların efsane olmuş ama şimdilerde yerli turistin gözündeki cazibesini kaybeden Antalya’da Sera Hotel, Talya Otel; Beldibi’nde Salima Club, Kemer’de Phaselis Club, Side’de Asteria Hotel ve Alanya’da Alantur Tatil Köyü gibi tesislerde kalındığında mutlaka birkaç tanıdık aileye rastlanırdı.

        Ancak maalesef günümüzde turizm; “yerli turist” ve “yabancı turist” diye o kadar keskin bir şekilde ayrıldı ki; ne yabancı turist yerliye, ne de yerli turist yabancıya aynı yerde ve aynı tesiste rastlar oldu. İstisnalar kaideyi elbette bozmaz ama hiç Türkbükü ya da Alaçatı’da bir yabancı turiste rastladınız mı?

        Ancak tüm bu Arabik ve Rustik turizme rağmen hem Antalyalıyı hem de yerli turisti düşünen ve bu uğurda hoş adımlar atan oteller yok değil. Bunlardan biri de, bırakın Antalya’yı İstanbul’da bile nadir rastlanan bir uygulamayla “Michelin” yıldızlı şef Giorgio Daina’yı mutfak ekibine dahil eden Rixos Downtown Hotel.

        GECE VAKTİ ACIKINCA...

        Giorgio bir İtalyan. Daha ufacık bir çocukken bir gece acıkmış olarak uykusundan uyanıyor, mutfağa girip bulduğu malzemelerle kendine bir şeyler hazırlıyor.

        Giriş o giriş! Bir daha da mutfaktan çıkmıyor.

        Pek çok “Michelin” yıldızlı restoranda ve pek çok ünlü şefle çalıştıktan sonra yolu Türkiye’ye düşüyor.

        Giorgio da tüm “Michelin” yıldızlı şefler gibi sürekli malzeme ve tedarik peşinde. O yüzden vaktinin çoğunu çarşıda-pazarda geçiriyor. Alışverişten arta kalan zamanında ise hep farklı bir şeyler yarattığı mutfağında... Damak tadına düşkün Antalyalılar için büyük bir fırsat olan Giorgio’nın 11 kalemden oluşan ve 9 çeşit şarapla eşleştirmiş mönüsü denemeye değer.

        Turist kazıkları

        ANTALYA’da tanıştığım kuzenlerden dinledim bu hikâyeyi.

        Cherif ve Khamil 20’li yaşlarının başında olan iki Cezayirli. Giyimlerine kuşamlarına, saatlerine ve aksesuvarlarına bakılırsa hali vakti gayet yerinde olan ailelerin çocukları oldukları da belli. Türkiye’ye ilk kez gelmişler. Daha gelmeden sıkı bir araştırma yapmışlar. Nerede yenir? Nerede eğlenilir? Hepsini önceden öğrenmişler. Daha geldikleri ilk gece gittikleri barda birkaç Türk’le tanışmışlar. Yeni tanıştıkları Türk arkadaşlara, bar sonrası eğlenmek için ismini vermeyeceğim Kemer’in popüler kulüplerden birine gideceklerini söylemişler.

        Bizim Türkler de aynı kulübe gideceklerini ve o kulübe girmenin çok zor olduğunu, ancak kapıdakileri tanıdıklarını ve onları kolayca içeri sokacaklarını söylemişler. Neyse, gitmişler beraberce kulübe. İçkiyle pek arası olmayan kuzenler birer bira istemişler. Bizim Türkler, durdukları bölümün VIP bölümü olduğunu ve burada olmanın şartının şampanya açtırmaktan geçtiğini söyleyerek hemen bir şişe şampanya siparişi vermişler. Gecenin sonunda sıra hesap ödemeye gelince kuzenlerin masasındaki Türkler bir anda ortadan kayboluvermiş ve yerini bir bodyguard ordusu alıvermiş.

        Ve birkaç bira ve bir şişe şampanya için 670 Euro ödemeleri gerektiği söylenmiş.

        Hem de nakit olarak!

        Çaresiz ödemişler.

        Bu yetmezmiş gibi bindikleri taksi “Taksimetrem arızalı” taksimetreyi açmamış ve o da dünya yüküyle parasını almış çocukların. Şu anda gayet korkmuş durumdalar. Neredeyse otelden burunlarını çıkarmıyorlar. Oysaki kazıklanmamış olsalar belki de her gece bir barda ya da diskoda eğleniyor ve ülkeye döviz bırakıyor olacaklardı.

        Rixos Downtown Hotel Antalya’nın salsa dans ustası genel müdürü Mehmet Tulunay’ın dediğine göre bu ve benzeri durumlara çok sık rastlanmaya başlamış Antalya’da. Öyle ki bir kulübe gitmeden önce ellerinden geldiği kadar uyarmaya çalışıyorlarmış otel müşterilerini. Ne acı değil mi?

        Diğer Yazılar