Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HER hafta sonu bir yerlere gitmeme alışık olan yakın çevrem bile şaşırdı “Bu hafta sonu İstanbul’dayım” dediğimde.

        Evet. Bu hafta sonu ne Bodrum’da ne Çeşme’de ne de Antalya’daydım. İstanbul’un kendine has yaşam tarzı ve âdetleriyle ayrı bir cumhuriyeti andıran Bağdat Caddesi tarafındaydım. Gazetelerin ve dergilerin cemiyet sayfalarında yer almayan, TV’lere yansımayan ancak İstanbul’un en yoğun sosyal hayatına ev sahipliği yapan Bağdat Caddesi’nde...

        DİKKAT BAĞIMLILIK YAPAR

        Bilenler bilir ama notum bilmeyenlere...

        Bağdat Caddesi’nde yaşayanların tabiriyle “Cadde” kendi yağıyla kavrulan bir yaşama sahiptir. Nişantaşı ya da Bebek gibi herkese değil, eşrafına ait gibidir.

        Caddecilerin asla ihanet edemedikleri bir bağlılıkları vardır “cadde”ye. Evlenseler barklansalar da, işleri Hadımköy’e de taşınsa asla vazgeçmez ve burada yaşamaya devam ederler.

        Caddeciler yaşama dair her şeylerini “cadde”de yaşarlar. Ancak çok zorunlu hallerde karşıya geçerler. Geçtiklerinde de kendilerini boğuluyor gibi hissettikleri için zor atarlar kendilerini tekrar “cadde”ye.

        Yılda nerdeyse bir kere falan geçsem de “cadde” tarafına her geçtiğimde de “haksız sayılmazlar aslında” derim içimden...

        Zira bu “cadde” dünya ile aşık atacak kadar geniş kaldırımlara, şık kafelere-restoranlara, birbirinden iyi markalara sahip bir cadde. Düzayak olması da cabası. Hatta bir paralelinde bulunan koşu parkurları, yürüme yolları, plajları ile de dünyada eşsiz.

        Popüler mekânlar

        - BAŞTA Büyük Kulüp olmak üzere, caddelilerin hem yazın hem de kışın sosyalleştikleri mekânlara birkaç yıl önce eklenen Wyndham İstanbul Kalamış Marina Hotel yine zirvede. Otel, hem cadde tarafının ihtiyacı olan konaklama eksikliğini giderdi hem de çok iyi yeme-içme markalarını aynı çatı altında birleştirdi. Havuzları, spor aktiviteleri ve SPA’sı kadar “Sushico”suyla, “Özgür şef”iyle, “Divan Brasserie”siyle, “Da Mario” suyla, “Ouzo”suyla ve ünlü şefimiz Rafet İnce’ye emanet mutfağıyla Remina gibi restoranlarıyla da bu tarafın çekim merkezi artık Wyndham.

        - ŞAŞKINBAKKAL’da bir şubesi bulunan ve İstanbul’un en iyi balık restoranlarından biri olan Eftalya da caddecilerin en tercih ettikleri mekânlardan. Genelde kafelerde vakit geçiren ve pek balık lokantasına gitme alışkanlıkları olmayan caddeliler burayı acayip seviyorlar. Pırıl pırıl ve çok ferah bir dükkân. Mıh gibi çalışanları ve süssüz püssüz yemekleri var. 11 yıllık ızgaracıları Erdal Usta’nın deniz levreğini şiddetle öneririm.

        - HER ikisinin de Avrupa yakası maceraları son bulmuş olsa da “cadde”deki hâkimiyetleri devam eden Mirror ve Cafe de Paris hâlâ bu tarafın en popüler adresleri. Özellikle hafta sonları ya güneşi batırmak ya yemek yemek ya da barda bir şeyler içmek için öyle ya da böyle Mirror’a uğranıyor.

        - İTALYAN mutfağı deyince ülkenin en iyi restoranlarından biri olan Da Mario “cadde” nin de gözbebeği olmuş. Ancak Etiler’in aksine çok farklı bir ruh kazandırmış caddeciler buraya. Mesela dekorasyonu ve konumuyla Etiler’den çok daha şık olmasına rağmen “çat kapı” gidilebiliyor. Mesela ben her iki gece, hem de bermudamla gidip bir şeyler yedim Da Mario’da.

        - SUSHICO zincirinin sahibi Selim Yalın arkadaşım olduğu için gayet iyi bilirim Selim’in en büyük hayallerinden birinin pazar günleri “Uzakdoğu Brunch”ı düzenlemek olduğunu. Sushico’nun Kalamış şubesinde Selim’in bu hayali sonunda gerçek olmuş. Yıllar önce Nişantaşı şubesinde denediği ancak tutturamadığı bu “brunch” tarzını gayet benimsemiş caddeciler.

        Diğer Yazılar