Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir Mimarlık Merkezi’nin salonu gençlerle dolu. Kapının hemen girişindeki uzun masanın etrafında yoğun bir hazırlık var.

        İçeri girerken burnunuza çarpan mis gibi kahve kokusu, bardaklar, üst üste konmuş kek kutuları lezzetli bir ikramın göstergesi gibi.

        İlk bakışta kalabalık ve gürültülü gibi görünse de birden kendimi iyi hissediyorum. Birbirlerine sarılan, şakalaşan gençlerin olumlu enerjisi, gülen yüzler, doğallık günün yorgunluğunu ve stresini alıp gidiyor.

        İkram masasının diğer ucunda çok şık bez çantaların üzerinde “PechaKucha Night İzmir” yazıyor.

        PechaKucha’yı daha önce duymuşluğum var. Ama açıkçası, tam olarak nedir, ne yapılır geçen cuma akşamına kadar hiçbir fikrim yoktu. Ve doğrusunu isterseniz gecenin sunucularından biri sevgili arkadaşım Ceyda Söderblom olmasa bu cahilliğim sürebilirdi.

        İzmir Mimarlık Merkezi’nin şık ve modern bir amfi görünümlü salonuna girip oturduğumda, ilginç bir şekilde gördüğüm her şey beni mutlu etti. Ama en çok PechaKucha Night’ı İzmir’de düzenleyen Mimar Cenk Dereli’nin konuşmasından etkilendiğimi söylemeliyim.

        ENTERASAN BİR ÖYKÜ

        Cenk Dereli uzun eğitim yıllarını İzmir dışında geçirdikten sonra doğduğu kente dönmüş. Yaratıcılık gerektiren bütün işlerde çalışanlar gibi bir süre sonra kendisini yalnız hissetmiş.

        Ve “İzmir’de hiçbir şey olmaz” söyleminin, (O, bunun sıfır noktasında buluşmak olduğunu söylüyor) aslında bir şey yapmak istemeyen insanlarca öne sürüldüğüne inanmış.

        Bu genç sanatçının o gece kısaca anlattığı, hayranlık uyandırıcı bir öyküsü var. Bu öyküyü dinlediğinizde kocaman salonu dolduran onlarca insanın orada niçin bu kadar mutlu olduğunu da anlıyorsunuz.

        Her şey doğal, samimi, sıcak, yüz yüze. Herkes bir işin ucundan tutuyor. Ve ilginçtir, özellikle sunumlar sırasında salondakiler cep telefonlarına gömülmüyor.

        ÖZEL DÜZENLEME

        PechaKucha çene çalmak anlamına geliyormuş. 2003 yılında Tokyo’da mimar Astrid Klein ve Mark Dytham yoğun iş koşullarının sosyal ilişkilerini neredeyse sıfırladığını, çevrelerindeki insanların birbirlerinin ne yaptığından haberi olmadığını fark edince PechaKucha Night -20 imaj X 20 Saniye olayını başlatmış.

        Mimarların çok konuştuğunu, eline mikrofonu alan hiç kimsenin kolay kolay bırakmayacağını bildikleri için özel bir düzenleme yapmışlar.

        Sunucu anlatmak istediği konuyla ilgili 20 imaj seçiyor ve her birini 20 saniyede anlatıyor. Böylece süre bilgisayarla ayarlanıyor.

        O gece hayranlık uyandırıcı pek çok öyküye tanık olduk. Salonu terk ederken güzel insanların iyi işler yaptığı bir kentte yaşadığımın bilinciyle huzurluydum. Sadece bu duygu için bile PachaKucha Night İzmir’in müdavimi olmaya değer.

        Diğer Yazılar