Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eski dostum Kutsal Lenger, nevi şahsına münhasır (kendine özgü davranış ve karakteri olan) bir adamdır. Aslında bir araya gelmesi pek de mümkün olmayan pek çok özelliğe sahiptir.

        Tanıdığım en iyi grafikerlerden ve fotoğrafçılardandır.

        Belirgin özelliği, eğer bir iş yapacaksa onu en iyi şekilde yapmak istemesidir. Kısaca mükemmeliyetçidir sevgili dostum.

        Film mi izleyecek ki iyi bir sinemaseverdir, evinde profesyonel bir salon çalıştıracak teknik donanımla seyreder, müzik mi dinleyecek, yine aynı şekilde.

        Tutkulu bir bilgisayar kurdudur aynı zamanda.

        Bu uğurda gecelerce uyumadığı olur.

        Mutfak becerileri de yabana atılacak cinsten değildir. Ağzının tadını bilir ve inanılmaz lezzette cevizli-havuçlu kek pişirir.

        FARKLI GÖRÜŞLER

        Ama fotoğraf dışında tüm bu uğraşları evde dört duvar arasındadır.

        Daha doğrusu öyleydi.

        Geçtiğimiz Mayıs ayında Kutsal’a bir haller oldu. Bisiklete merak sardı. Dost ve arkadaş çevresinden farklı görüşler geldi hemen. O’nu bizim kadar tanımayanlar, “zor iş bıkar, bırakır” tarafında yer aldı.

        Bizler yakın dostlar, “Kutsal bu, aklına koydu mu en alasını yapar. Değme bisikletçilere taş çıkarır” tarafını oluşturduk. Ve tabii haklı çıktık.

        Kutsal, bir bisiklet edinmeden önce haftalarca araştırma yaptı. Bu sporun inceliklerini işin bilenleriyle konuştu, mailleşti. Sonra kaskıydı, giysisiydi, ayakkabısıydı derken tüm bisiklet donanımını tamamladı. Ve yıllarca iç mekân aktivitelerine yoğunlaşan arkadaşım kısa sürede bir bisiklet kurdu oldu çıktı.

        Kentin tanınmış bisiklet grupları içinde yer almaya, dağ tepe demeden sürüşlere katılmaya başladı. Sosyal medya sağ olsun, kim nerede ne yapıyor, ne yiyor, ne içiyor anında öğrenmek mümkün. Bu yolla tüm arkadaşlar Kutsal’ın bisiklet maceralarının yakın takipçisi olduk.

        Ehh insan mükemmeliyetçi olunca etrafındaki her şeyi de dört dörtlük istiyor haliyle. Sevgili dostum uzun sürüşlere katılmaya başladıktan sonra, İzmir’de bisiklete binmeye çalışanların ne denli sıkıntılarla boğuştuğunu ilk ağızdan öğrenir olduk.

        Örneğin Kutsal’ın en büyük şikâyeti hem yayaların, hem araç sürücülerinin bisiklet kullanıcılarına karşı acımasızlık boyutunda tahammülsüz olmaları.

        Gerçi bu günümüzde hepimizin sorunu, kimse kimseye tahammül edemiyor. Neyse konumuz bu değil. Dostumun ikinci büyük sıkıntısı ise bisiklet yolu olarak gösterilen parkurların sadece bu iş için kullanılamaması. Yol üzerinde piknik yapanlar, park edenler, sallana sallana yürüyüp bisikletliye yol vermeyenler. Daha neler neler. Ama her şeye karşın Kutsal yeni uğraşıyla çok mutlu. Kendisini zinde hissettiğini söylüyor. Ekmek almak için bile bisikletle Karşıyaka’dan Sasalı’ya gidiyor. Kas ağrılarının önüne geçmenin yolunun da bol su içmekten geçtiğini söylüyor.

        Diğer Yazılar