Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsan yaşlandıkça alışkanlıkları da değişiyor. Çocukluk ve gençlik yıllarında “asla yapmam” dediğiniz işleri yapar oluyorsunuz. Ve işin ilginç yanı bu tutum değişikliği size normal de geliyor.

        Kendimden örnek vermek gerekirse son yıllarda evde oturmaktan, sessiz, gürültüsüz ve hatta insansız ortamlardan hoşlanır oldum.

        Oysa bütün çocukluğu ve gençliğim boyunca evde oturma hele yalnız başına oturma fikri bana çok yabancıydı.

        Yalnızlık ve sessizlik isteyen insanların, deyim yerinde ise biraz “yabani” olduğunu düşünürdüm.

        Ama ne demişler? “Başkalarında ayıpladığınız şeyler başınıza gelmeden ölmezsiniz.” Kısacası, altmışlı yaşlarıma bir iki sene kala “yabani” olup çıktım.

        Gerçi sonradan olma bir yabani olduğum için bu durum uzun seyahatler, arkadaş buluşmaları, aile ile güzel bir hafta sonu planlamama engel olmuyor. Ama dedim ya önceki yıllardan farklı olarak arada sırada yalnız kalmayı da özlüyorum.

        Ve sanırım yine öyle bir dönemdeyim. Şöyle bir haftalık bir inziva bana pekiyi gelecek.

        EVİN İÇİNDE BULUYORUM

        Tabii bu inziva, öyle gözlerimi uzak ufuklara dikerek oturmak demek değil. Eskiye göre değişmeyen huylarımdan biri hareket halinde olmak ve kendime yapacak bir iş bulmak. Yaşlandıkça bu işleri evin içinde buluyorum. Bu durum garip aslında. Çünkü her zaman ev işlerinin çarçabuk yapılıp bitirilmesinden yana oldum.

        Elim çabuktur, düzenimi de kurmuşsam işim kolaydır. Bu nedenle ev işlerine uzun saatler ayırmak hiç bana göre olmadı.

        Gerçi çok uzun yıllar boyunca buna zamanım da olmadı. Çalışmadığım zamanlarda gezmeyi tercih ettim. Çoğu zaman bu geziler iş amaçlı oldu ama gezmek gezmektir.

        Verimli çalışmanın sırlarından biri dinlenmeyi becerebilmektir.

        İnsan kafa ve vücut yorgunluğundan kurtulduğunda işinde çok daha faydalı olabiliyor.

        Gün içinde daha az yoruluyor, daha açık ve yaratıcı fikirleri oluyor. Bu nedenle tatili, yalnızca işe gelmemek olarak algılamamak gerek.

        ÇİÇEKLERLE İLGİLENMEK

        Tatili kısa süreli bile olsa kendini yenileyecek uğraşlarla dinlenmeli insan.

        Yıllarca beni en çok dinlendiren eylem yemek yapmak oldu. Hala öyle. Sonra polisiye kitaplar okumak ve çiçeklerle ilgilenmek geliyor. Polisiye öyküler, bir olayı incelerken pek çok farklı bakış açısına ihtiyaç olduğunu öğretti bana.

        Bu konuda Sherlock Holmes ve Hercule Poirot’ya minnettarım.

        Çiçeklerle ilgilenmek ise başlı başına dinlendirici bir eylem. Kurumuş yapraklarını temizlemek, saksılarını değiştirmek, küçük sürgünleri yeni saksılara almak. Güneşi, havayı en iyi alacakları şekilde yerleştirmek. Açan her çiçekte yeni bir dünya bulmuş gibi sevinmek.

        Önümüz kış. Eski tişörtler, atılacak kazaklar var. Birkaç koli kutusu edinip otoparktaki kediler için ev yapmanın da tam zamanı. Onların sıcak ve kuru bir ortamda gecelediğini bilmek huzur veren bir duygu.

        Lafı uzattım gerçi ama yarından itibaren bir haftalık inzivam başlıyor. Bir dinlenip, geleyim diyorum.

        Diğer Yazılar