Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yetişkin hayatının büyük bir bölümünü sistemli olarak çok çalışmayla geçiren birinin alışkın olduğu temponun dışına çıkması çeşitli sorunlar yaratabiliyor. Hergün sabahtan akşama kadar birden çok işle uğraşmaya, pekçok problemi çözmeye, alakalı alakasız bin bir türlü işi organize etmeye alışmışsanız durağanlık size göre değil demektir.

        Böyle dönemlerde sizi bekleyen ilk sorun can sıkıntısıdır. Çünkü ne yapacağınızı, gününüzü nasıl dolduracağınızı bilemezsiniz. Bir süre sonra can sıkıntısı sizi abuk sabuk işler yapmaya yöneltir. Başlarda can sıkıntınızı biraz giderseniz de yaptığınız işin faydasızlığının bilincine vardığınızda sıkıntınız daha da katmerlenir.

        Uluslararası İzmir Festivali bittikten sonra Vakıf’ta dinlenme dönemi başlar. Buna gerek de vardır çünkü yaklaşık altı ay insani sınırların dışında bir çalışma gerekmiştir. Kelimenin tam anlamıyla tükenmişizdir. İzmir, neredeyse boşalmıştır. Sıcaklarla başa çıkmanın kestirme yolu da tatile çıkmaktır. Yaz aylarında MÜZİKSEV’e turistlerin ve yaz okullarının dışında pek gelen olmaz. Diyeceğim, işler iyice yavaşlar. Yetişecek yazılar, kontrol edilecek işler, yazılacak bültenler yoktur. Sabah ayrı öğleden sonra ayrı yüzlerce öğrenci ziyaretimize gelmez. Çalışma günü uzayıp gider, bitmek bilmez.

        İNSAN ALIŞIYOR

        Günü bitirmek için internette sörf yapmaya başlarsınız. Gerçi bu internet seyahatleri pek çok konuda bilgi sahibi olmanıza, daha derin araştırmalar yapmanıza da yarayabilir ama tam da burada boş kalmanın ikinci dezavantajı devreye giriverir. Boş kalmanın ikinci ve belki de en önemli dezavantajı aylaklığa alışmaktır. Başlarda yorgun beyninizi boşaltmanıza yarayan bu duruma hemen alışıverirsiniz.

        Ciddi bir işle uğraşmak istemezsiniz artık. Bir de bakarsınız ki günlük burç yorumlarının ve yemek bloglarının müdavimi olmuşsunuz. Ve bir sabah kendinizi, “Ay şekerlerim dün akşam sevgili kayınvalideciğimde yemekteydik. Bir kabak çiçeği dolması yapmış, parmaklarımızı yedik, tarifini hemen aldım tabii” diye başlayan bir yazıyı okur bulursunuz.

        Bir haftanın sonunda aylaklığın iyi taraflarını da keşfetmeye başlarsınız. Beyniniz kısmen dinlenmiştir. Okunmayı bekleyen kitaplarınıza sarılırsınız hemen. Sonra kendinize biraz zaman ayırabilirsiniz. Epeydir yapmak istediğiniz ama bir türlü zaman bulamadığınız düzenlemeleri yapabilirsiniz. Ofisinizde dolabınızı, çekmecenizi düzeltir, arşivinizi gözden geçirirsiniz. Kıştan beri orada burada birikmiş dergiydi, kitaptı ayırır istiflersiniz.

        Aylaklık size kedilerinizi daha çok şımartmak için zaman verir. Ofisteki ve evdeki kedilerinizin yeni çıkan mamalardan hangisini daha çok sevdiğini bulabilmek için mama alışverişlerinize hız verirsiniz. Kırk yıllık iki kedinizin de ince ipli ve tüylü kedi oltalarını diğerlerine oranla daha çok sevdiğini keşfedersiniz. Ve şu kedi çimi dedikleri nadide bitkilerin Ağustosun cavcav sıcağında bile ekildiğinde üç gün içinde yeşerdiğine şahit olursunuz. Kısacası ilk bir haftadan sonra aylaklığın kendinize iyi gelen taraflarını bulup, Ağustos ayının keyfini çıkarırsınız.

        *Aylaklığa Övgü – Bertrand Russell’ın faşizm, eğitim ve felsefe gibi toplumsal sorunları irdelediği ünlü eseri.

        Diğer Yazılar