Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir gün ansızın karşıma çıktı. Sabahın erken saatinde sırtımda çantam, kolumda kedi maması dolu torbam, iki elimde haşlanmış tavuk ciğeri paparası dolu iki tabakla durağa doğru giderken hoplayıp zıplayarak üzerime doğru koştu. Yolun ortasında donup kaldığımı hatırlıyorum. Her sabah gülümsememe sebep olan çay ocağımızdaki güzel kız “Sürmeli” diye seslendi. Sürmeli durdu, yarım kuyruğunu sallayarak çay ocağına doğru bir koşu kopardı. Onunla ilk tanışmamız böyle oldu.

        Daha önce de sözünü ettiğim Zeyna, Toprak ve Arap her gün işe giderken görüp sevdiğim köpeklerdi. Özellikle kış aylarında onlar için ciğer suyuna papara yaparım. Kuru mamanın her türlüsü ve bol etli kemik parçalarıyla beslendikleri halde sabah kahvaltısında benim paparamı severler.

        Kendi tabaklarını alfa köpek Arap’tan kurtarmak için de çarçabuk yerler. Sürmeli bu üçlü içine aniden düşüverdi. Nereden geldi?

        Cinsi ne? Bilmiyorum. Bildiğim, o günlerde yanılmıyorsam 7-8 aylık olduğu, bir şekilde kuyruğunun yarısını kaybettiği ve görebileceğiniz en güzel sürmeli gözlere sahip olduğu idi.

        Bu yüzden esnaf ona Sürmeli adını takmış, o mahalleye, mahalleli de ona alışıvermişti.

        TEŞEKKÜR DANSI

        Sonraki günlerde Sürmeli ile dostluğumuz gelişti. Sabahları apartmanın kapısında belirdiğimde her neredeyse koşar gelir, boyumca sıçrar, kendini sevdirmeden de uzaklaşmazdı.

        Bazı zaman yaramazlık yapar, peşimden ayrılmaz mama yemek için gelen kedileri ürkütmeyi severdi. Böyle zamanlarda canım sıkılırdı ama bir gün fark ettim ki Sürmeli komut almayı biliyor.

        Yani söz dinliyor. Takibe başladığında onu sevip, “otur burada” dersem beni takip etmiyor, kedileri de rahat bırakıyor.

        Bu güzel olduğu kadar akıllı köpekle son maceram biraz sıra dışı. Birisi bana anlatsa inanmaya bilirdim. Göztepe’deki Pet Town evcil hayvanınızın ihtiyacı olan her şeyi bulabileceğiniz bir yer.

        Kedilerimin mamalarını oradan alıyorum. Bir gün köpekler için ince çiğneme kemikleri gördüm ve belki bizimkilerin hoşuna gider diye birkaç tane aldım. Ertesi sabah selamlaşmamızda bir tanesini Sürmeli’ye verdim. Etrafımda bir teşekkür dansı yaptı ve koşarak gitti. Ertesi sabah yine aynı tablo yaşandı. Üçüncü gün Sürmeli aracımı beklerken tekrar yanıma geldi ve bir tane daha istedi.

        GÖZLERİM DOLDU

        Verdim, tekrar geldi, bir tane daha verdim. Takip eden günler kemirme kemiklerini ayni yöntemle üç kez yanıma gelip almaya başladı. Her seferinde, ‘düşürüyor herhalde’ diye düşünüyordum. Ancak geçtiğimiz gün gördüklerime inanamadım. Birlikte işe gittiğimiz arkadaşım gecikmişti ve biraz daha uzun bir süredir bekliyordum. Birden yanıma Sürmeli, mahallemize yeni gelen beyaz Golden ve Zeyna geldi.

        Üçünün de ağızlarında birer çiğneme kemiği vardı. O an Sürmeli’nin her sabah diğer iki çiğneme kemiğini arkadaşları için istediğini anladım. Gözlerimin dolmasına engel olamadım.

        Salı sabahı her zamankinden neşeliydi. Zamanım vardı epey bir süre oynadık. Ve Çarşamba günü mutlu haberi aldım. Sürmeli kendisini çok seven komşularımızdan biriyle Amerika’ya gitmek üzere mahallemizden ayrılmıştı. Şimdi her sabah onun neşeli karşılamasını arıyorum ama kış kapıdayken ve mahallenin sivrileri tarafından kulübeleri kaldırılmışken, çok sevileceğini ve artık hiç üşümeyeceğini düşünerek avunuyorum.

        Diğer Yazılar