Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kendisini dünya çapında tanınan bir yazar yapan romanı ‘Gece Yarısının Çocukları’nda Salman Rüşdi, Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlıklarını kazandıkları 14 Ağustos 1947 gece yarısı doğan iki çocuğun ve ailelerinin hikâyesi üzerinden Hindistan’ın bölünmesinin ve sonraki tarihi olayların hikâyesini anlatır. Tıpkı romandaki ikizlerin hayatlarının akışında olduğu gibi Hindistan ve Pakistan’ın kaderleri de kişilikleri de birbirinden çok farklı yol izler. Bugün vardıkları noktada her iki ülke de kuruluş vaatlerinin çok uzağında olsa da Hindistan hem sicil olarak hem de imaj olarak yapışık ikizi Pakistan’dan daha olumlu bir konumda kaldı.

        Hindistan İngiliz İmparatorluğu’nun gözbebeğiydi. Kabinede bir Hindistan Bakanlığı vardı ve pek çok kez hem dışişleri hem de sömürgeler bakanlığıyla çatışırdı. İmparatorluğun birçok stratejik kararı Hindistan’daki çıkarları gözetilerek verilmişti. 19. yüzyılın sonunda yeşermeye başlayan milliyetçi hareket Kongre Partisi’nde örgütlenmiş, 1920’lerden itibaren Mahatma Gandi’nin önderliğinde İngiliz yönetimine (Raj) farklı yöntemlerle direnmeye ve başkaldırmaya başlamıştı. Hindistan nüfusundaki Müslümanların lideri ve ileride Pakistan’ın ilk cumhurbaşkanı olacak laik hukukçu Muhammed Cinnah, bu yıllarda Kongre Partisi’nden ayrılacak ve Müslüman Birliği’ni kuracaktı.

        Sonuçta Hindistan’ın bağımsızlığını kazanması bir bölünmeyle birlikte gerçekleşti. Toprağın büyük bir kısmı Hindistan devletinde kalırken, Müslümanların çoğunluğu oluşturduğu ve coğrafi olarak birbirlerinden kopuk Bengal ve Pencap Pakistan devleti bünyesinde birleşti. Hint Müslümanlarının üçte biri Hindistan’da kaldığından, ayrılık nedeniyle 10-12 milyon insan yerinden yurdundan edilerek mübadil oldu. Nüfus değişimi sırasında patlayan şiddet dalgasında 1 milyonun üzerinde insan öldü, yapışık ikizler birbirileriyle 4 kez savaştı. Keşmir meselesi, kan davasının kalıcı olmasına yol açtı.

        Gandi’nin barışçı direnişi etrafında şekillenen efsane, bağımsız Hindistan’ın her zaman Pakistan’dan daha olumlu değerlendirilmesini sağladı. Hindistan’ın ilk başbakanı Cevahirlal Nehru da milletle dini pek ayırmayan bir ideolojinin temsilcisi idiyse de devlet laik temelde kurulmuş görünmüştü.

        Aslında Cinnah laik bir şahsiyetti ve Pakistan’ı da bu şekilde tanımlamıştı. Veremden ölmesiyle başa geçen yardımcısı Liyakat Ali Han, 1956’da devletin adını Pakistan İslam Cumhuriyeti yapmış, ulusu dinle özdeşleştirmişti.

        CİHATÇI AKIMLAR

        1958’den sonraysa Pakistan’ın askeri darbeler dönemi başlayacak, 1970- 71’deki iç savaş sonunda Doğu Pakistan (Bengal) Bengladeş adıyla bağımsızlığını kazanacaktı. Silahlı kuvvetler ülkenin sahibi haline gelecek, Ziya ül Hak döneminde devlet iyice bağnazlaşacak, Afganistan’daki direnişe destek verirken cihatçı akımlara açılacak ve nihayet bugün gelinen noktada yolsuzluktan kırılan ülkenin laikleri, dini azınlıkları saldırıya açık halde yaşayacaklardı.

        Hindistan, Nehru liderliğinde kendisini sosyalist olarak tanımlayacak, üçüncü dünya hareketinin liderlerinden olacak, demokrasisi darbelerle kesilmediği için dünyanın hayranlığını kazanacaktı. Hintli bilim insanları, yazarlar, son dönemde ileri teknolojideki Hindistan damgası, dünyaya yayılan şirketleri ülkeyi geleceğin yıldızı haline de getirecekti. Bu arada Nehru’nun kızı Indira’nın despotluğu göz ardı edilecek, ülkede kast ayrımları sürecek, Hindistan devleti toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayacak altyapı yatırımlarını yapmayacak, bürokrasi kendisi için çalışan bir varlık haline gelecekti.

        Bugün varılan noktadaysa, Kongre Partisi’nin iktidar tekeli artık tamamen yıkıldığından eski seçkinler devreden çıkacak, Hindu milliyetçisi Narendra Modi’nin liderliğindeki Hindistan’da da alt orta sınıfların desteklediği türden dış- layıcılık, müsamaha gören şiddet ve baskı altına alınan özgürlükler, laik uygulamalar yaygınlaşacaktı. Ancak Pakistan umutsuz vaka muamelesi görürken Hindistan geleceğin yıldızı olarak yüceltilecekti.

        Diğer Yazılar