Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Stratejisi (NSS) belgesi yayınlandı. İster istemez bu konularla ilgilenen herkes belgede ne yazıldığına bakacak, buradan yola çıkarak Trump yönetiminin bundan sonra izleyeceği politikalar hakkında ipuçları bulmaya çalışacak. Doğaları gereği bu tür belgeler genelgeçer ilkeleri tekrarlar, pek detay içermezler. Ancak üslupları ya da vurguladıkları noktalar yönetimin eğilimini gösterir. Belki daha önemlisi, neyi içermedikleri yönetimin öncelikleri hakkında bir fikir verir.

        Bu belgenin ana felsefesi, Trump’ın başından beri vurguladığı bir kavram etrafında şekilleniyor. “Öncelik Amerika” sloganı, mutlak bir egemenlik ilkesiyle birlikte anlaşılmak zorunda. Bu belgede de her ne kadar ABD’nin dünyayla birlikte bazı sorunları çözmeye çalışacağı, müttefiklerle işbirliğini önemsediği yazılıysa da belgenin önsözünde Başkan’ın kendisi “dünya ile ilgilenmek ABD’nin egemen bir devlet olmaktan kaynaklanan hak ve görevlerinden vazgeçeceği ya da güvenliğini tehlikeye atacağı anlamına gelmiyor” diye konumunu netleştiriyor.

        Aslında bu tür belgeleri bir noktadan sonra pek ciddiye de almamak gerekir. Burada yazılan her şeyin uygulanması beklenmez. Hayatın akışı veya siyaseti yönlendirenlerin anlık tercihleri bu çerçeve belgelere sığmayabilir, bunlara uymayabilir. Bugüne dek en ciddiye alınan NSS, 2002 yılında George W.Bush’un başkanlığı sırasında yayınlandı. Bu belgedeki “önalıcı saldırı” kavramı Irak’a yönelik savaşın teorik meşruiyet çerçevesini çiziyordu. Belge aynı zamanda 11 Eylül sonrasında ABD’nin dünyaya nasıl baktığını, neler yapmaya niyetli olduğunu, Amerikan üstünlüğünü muhafaza etmek üzere neleri göze alıp kaynaklarını nereye aktaracağını da açıklıyordu.

        Şimdi öğreniyoruz ki Irak Savaşı’nın mimarlarından, o dönem Pentagon’da çalışan Douglas Feith ve hatta Bakan Rumsfeld’in kendisi belgeye katkıda bulunmamışlar. Amerikan güvenlik bürokrasisinin hemen her kurumunda çalışmış olan Richard Haass da “Benim deneyimimde bu tür belgelerin pek de ağırlığı olmuyor” demiş.

        Gene de belgede Trump yönetiminin dünyaya ve dünyadaki yeni güç dağılımına yaklaşımını anlamayı sağlayacak kritik paragraflar var. Bunlara bakıldığında aslında Trump’ın geçmişin, bir daha geri gelmeyecek günlerine dönük nostaljik bir dünya hevesi içinde olduğunu görüyoruz. Takdim konuşmasında ve önsözünde de ortaya çıktığı gibi, ABD’nin göreli güç yitirmesinin nesnel bir durum olduğunu kabullenmekten çok yanlış siyasetlerden kaynaklandığı görüşü güçlü. Dolayısıyla ABD’nin açık ticaret sınırlarından, liberal yaklaşımlarından yararlananlara karşı yeterince sert olunur, askeri güç daha da artırılırsa Amerikan liderliği daha doğrusu hâkimiyeti sorgusuz sualsiz sağlanacaktır beklentisi var.

        Bu yaklaşımda Kuzey Kore ve İran topun ağzındaki iki ülke olarak görülürken, Çin ve Rusya’nın ABD’nin zaafından çok yararlandıkları da vurgulanıyor. Bu durumda korumacı ekonomi politikaları, Asya’da Hindistan’a daha fazla yaslanarak sürdürülecek bir güvenlik siyaseti ön plana çıkacak. Terörizm tehdidi nedeniyle cihatçı örgütlere aman verdirilmeyecek. Ortadoğu, İran konusu dışında pek ilgilenilen bir bölge değil ve Filistin meselesinin çözülmesi diye bir dert de yok.

        İklim değişikliği konusunda ağızlara biraz bal çalmak istenmişse de, sonuçta ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çıkmasının da gösterdiği gibi, Trump ülkesinin keyifle çevreyi kirletmesini engelleyecek herhangi bir düzenlemeyi dikkate almayacak.

        Tüm bu güvenlikle ilgili laf salatasında, güya güvenlikleri sağlanacak insanların gerçek durumlarının hiç kaale alınmaması da aslında en rahatsız edici unsur. Örneğin, 11 Eylül’den beri ABD’de cihatçı saldırısında ölenler toplam 103 kişiyken Amerikalı sağcı teröristler 68 kişiyi öldürmüş. Aynı dönemde uyuşturucu nedeniyle ölümler üç kat artarak geçen yıl 59 bine, intiharlar yüzde 25 oranında artarak yılda 43 bine çıkmış.

        Tabii, güvenliği için bunca para harcanan toplumun bu hazin hali belli ki güvenlik kapsamına girmiyor.

        Diğer Yazılar