Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HİTLER'li ve alabildiğine seksist bir şampuan reklamı yapma cinliğini gösteren Hulusi Dirici adlı şahıs dün reklamı devreden çıkardıklarını söylemiş. Musevi cemaatinin hassasiyetlerini göz önünde bulundurmuş. Bu şahısla ilgili söylenmesi gerekenleri Rahşan Gülşan taşı gediğine oturtan üslubuyla zaten yazdı. Bunlara pek bir şey eklenemez.

        Cilalı İmaj Devri yaratığı olduğu da anlaşılan Hulusi adlı şahıs sıkılmadan, utanmadan ve herhalde büyük bir mesleki deha olduğunu da düşünerek "Reklamın iyisi kötüsü olmaz, reklam reklamdır, konuşturan reklam iyidir" mealinde derin inciler de sıralamış. Bu şahsın böyle bir reklamı hazırlamayı akıl etmesi, hazırlaması, piyasaya sürmesi ve üstüne üstlük savunması ibret verici bir olay kuşku yok.

        Ancak asıl düşündürücü daha doğrusu utanç verici olan böyle bir reklamın ürün sahiplerince uygun bulunmasıdır. Onun daha da beteri, işi aklın alamayacağı derecede feci boyutlara taşıyan unsuru ise böyle bir reklamın Türkiye'nin TV kanallarında yayınlanmış olmasıdır. Ve reklamcı kopan infial üzerine bu rezilliği ekranlardan çekene kadar da, başlayan tartışmaya rağmen, bu reklamı yayınlayan kanalların kararlarını gözden geçirme gereği duymamasıdır.

        Burada gördüğümüz şey bir hata, yanılgı, bir reklamcının ya da ürün sahibinin açgözlülüğünün çirkin bir tezahüründen ibaret değildir. Hatta meselenin özü de bu sayılmaz. Bu olay Türkiye'nin insanlık tarihi dışında yaşamasının yeni bir örneğidir.

        Umut kırıcı, dehşet verici, toplum olarak üstelik de toplumun eğitimli kesimleri olarak, medya olarak ne tür değerleri taşıdığımız ya da taşımadığımızla ilgili bir felaket tablosudur.

        Gerçekten Hitler'i merkeze alarak reklam filmi yaratmanın akla gelebildiği bunun kimseyi rahatsız etmediği, medyada rahatlıkla böyle bir filmin kullanılabildiği bir ülke insanlık tarihinin dışında, ortak payda diye kabul edilen değerlere bigane kalarak yaşıyor demektir.

        Mesele yalnızca Yahudi cemaatinin meselesi de değildir. Holokost'un en büyük kurbanları, sistematik olarak bir milleti yok etme planının hedefi kuşkusuz Yahudilerdir. Ancak Holokostve Hitler'in şahsiyeti aynı zamanda insanlık açısından bir "kötülük" zirvesidir.

        O olaydan sonra yaşanan tüm vahşetlere, katliamlara, şiddete rağmen insanlık böylesi bir kötülüğü tekrarlamama iradesini hiç değilse ilke düzeyinde kendisine bayrak yapmıştır. Bu denli derin bir kötülüğün ağırlığını taşımak istememek tüm ikiyüzlülüğüne rağmen insanlık tarihinin bize çizmiş olduğu bir çerçevedir. Nasıl Hiroşima ve Nagasaki insanlığın ortak bir utancı olarak kabul ediliyorsa, Holokost da insanın neler yapabileceğinin hafsalaya sığmaz bir örneği olarak evrensel hafızaya kazınmıştır.

        Hitler bu kötülüğün şahsında simgelendiği kişidir. Ne var ki Türkiye'de Hitler'in emsalsiz zırvalarını ve nefretini boşalttığı "Kavgam" kitabı da ondört değişik kitabevi tarafından basılarak iddialara göre bir milyona yakın baskı yapmıştır. Kitabın okunmuş olduğunu pek sanmıyorum. Ama simgesel olarak, bu kitabın popülaritesi Türkiye'de kendi gibi olmayan herkese karşı geçerli olabilecek her türden nefret söyleminin nasıl bu kadar kolaylıkla kullanılabildiğinin de göstergesidir.

        Kamusal söylemindeki şiddet ve nefret unsurlarına (ki bu reklamda kadına yönelik ayrımcılığın/şiddetin izleri de açıkça vardır) bu kadar tahammüllü, müsamahalı bir toplumun da açıkçası iç barışını kurması da hayli güç hatta imkânsız olacaktır.

        Diğer Yazılar