Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Böyle bir geyik muhabbeti vardır.

        Mutlaka da bu yüzün içinde 95 tanesi yapmanız mümkün olmayan şeylerdir.

        Bir kere kafama takmıştım ve ilk üçe giren şeyi denemiştim.

        Gittim Selçuk’taki paraşütle atlama okuluna ve dedim ki “ben paraşütle atlamaya geldim..”

        Bu adam çıldırmış gibi bakmadılar bana, tam tersine aralarına biri daha katılıyor diye çok mutlu oldular.

        Koydular beni gaz tenekesinden bozma bir uçağa, çıkardılar 4 bin metreye ve attılar aşağıya..

        2 bin metre serbest düşüş, aşağı yukarı 2 kilometreyi 45 saniyede düştüm, sonra paraşütle tamamladım aşağıda görünen haritanın üstüne atlayışı..

        Aslında Ege’nin tüm koylarını, muhteşem güzelliklerini ve zeytinliklerini 4 kilometre yukarıdan seyrettiğim anı ve yaşadığım o heyecana katık ettiğim o güzellikleri anlatmaya benim kelimelerim bile yetmez.

        Şimdi atlayabilir miyim, bilemiyorum.

        Bir seneden fazla geçti.. Aşağısı yemyeşildi..

        Şimdi bir gökdelenin tepesine inmek çok mümkün..

        Korkuyorum bir daha oraya çıkıp da Ege’ye bakmaya..

        İnilecek yer bırakmadılar gibi geliyor bana..

        İki yıl öncesinin bile ne ormanı kalmıştır, ne de zeytinlikleri..

        ENGELLİLER DEĞİL, BİZLER ENGELLİYİZ..

        Çünkü onların hayatını kolaylaştırmıyoruz..

        Çünkü onları anlamıyoruz..

        Çünkü hiçbir yapılanmamız onlara göre düzenlenmiyor, sadece göstermelik bir takım şeyler yapıyoruz.

        Engelli bir gazi, daha geçenlerde dayak yemedi mi bir otobüs şoföründen..

        Haa?..

        Oysa bu konuda yeni bir hamle duydum ve kendime “hadi bu sefer inşallah” demişim..

        Engellileri sosyal hayata kazandırmak ve karşılaştıkları zorlukları çözmek için toplumu harekete geçirmek amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen “Gençler-Engelliler El Ele Projesi” diye bir şey duydum.

        Projede yer alıp gönüllü olarak eğitimden geçen gönüllü gençler, engellilerle çeşitli etkinliklerde bir araya geliyorlar.

        Projede yer alan gönüllü öğrenciler, engelliler ve aileleri, “Engelli Hakları” konusunda eğitimi kabullendiler önce.

        Engellilerin yaşamını kolaylaştırıcı uygulamaların önemine değinen Çağdaş Görmeyenler Derneği Başkanı Avukat Ufuk Özen, engelli haklarına ilişkin bilgiler verdi. Daha sonra Karşıyaka’da bulunan Latife Hanım Köşkü Anı Evi’ni de ziyaret eden proje ekibi, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın ömrünün son günlerini geçirdiği ve vefat ettiği mekanları büyük bir ilgiyle gezdi.

        Şimdi bu eğitimin vereceği “ciddi” sonuçları merakla bekleyeceğim ve sizler adına izleyeceğim..

        Söz..

        TENCERE DİBİN KARA..

        CHP’li Haluk Koç’un geçtiğimiz pazar canlı yayında açıkladığı ‘AK Parti’nin torpil listesi’ sonrası AK Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül, CHP’yi ‘İzmir’in torpil listesi’ ile vurdu.

        Bakın ne diyor Şengül:

        “Başkalarını suçlarken aynaya bakmak gerekir, kendi günahlarını başkalarında aramasınlar Etikten bahseden CHP, belediyelerdeki istisnai kadroları ahbap-çavuş ilişişiyle doldurdu. CHP’li belediye başkanları, samimi, gerçekten o işi yapacak birçok kişi varken, o kritere bakmadan atamalar yapıyor.

        CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisi SSK Genel Müdürlüğü döneminden bu tür kayırmalara alışkın olduğundan dolayı kendi ekibi de onu takip ediyor.

        İzmir’de son 10 yılda bizim tespitlerimize göre CHP İzmir İl yönetiminde, ilçe yönetimlerinde, gençlik kollarında yer alan, CHP’li belediye başkanlarının çok yakınlarına, istisnai kadrodan ataması yapılıp devlet memuru kadrosu verildi. Acaba bu listeye bizi suçlayan Sayın Koç, ne diyecek? Belediyelerin şirketlerine de çok sayıda partilin yerleştirildiğini de unutmayalım.”

        Seninki benden kara meselesi yani..

        BİR TEMENNİ..

        Belki....lerimi

        Keşke..lerimi

        Başbaşa bıraktım..

        ŞÜKÜRLERİMİ alıp...

        Yarınlarıma koşuyorum..

        Gidiyorum..

        DÜZ MANTIK

        - İnsanların en kolay ve en çok inandıkları şeyler; neden hep en anladıkları şeyler oluyor acaba?..

        Ben demedim, Montaigne demiş vallahi..

        - “Gözaltı” deyince gözün altına sürülen kırışıklık giderici krem, “söz hakkı” deyince; Hakkı diye birine verilmiş söz anlayan bir kitle de yok değil hani..

        - İnsanların insanlarla ilişkisi, insanın ateşle ilişkisi gibi olsaydı, pek güzel olmaz mıydı?.. Fazla yaklaşınca yanacağın, biraz uzaklaştığında da donma ihtimalinin olması gibi..

        NOT:

        Önümüzdeki Pazar Amerika’da sayın büyükelçinin huzurunda ‘asaletin gecesi’ adlı bir programa katılacağım için Pazar ve Çarşamba yazılarımı yazamayacağım.

        İzlenimler döner dönmez..

        Sağlıcakla kalın..

        Diğer Yazılar