Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İç Güvenlik için seferber…

        İş Güvenlik’te derbeder bir düzenden size düşen de bu Somalı madenciler:

        301’lerin acısı bitmeden…

        Eynez’den 2 bin 181 işçiye, toplamda 2 bin 831 maden işçisine işten çıkarma kararı!

        ***

        Şöyle özetleyeyim bir de:

        1) 3 Mart 2014’te, AK Saray inşaatında, gece vakti çelik halatsız (ve gece gündüz) çalıştırılan işçi Savaş Oğuz düşüp öldü.

        2) Soru önergeleri üzerine, Çalışma Bakanı bu olayı daha dün doğruladı!

        3) 3 Mart’taki ölüm, Bakan’ın açıklamasına göre 24 Nisan’da “intikal” edebilmişti SGK’ya.

        4) CHP milletvekilleri bu konuda bir, iki ay önce soru önergeleri vermeye başladı.

        5) Bakan bunlara ancak yeni cevap verebildi.

        6) 3 Mart’ta düşüp ölen işçi için, Bakan, 9 ay sonra, şimdi dedi ki: “İşverence bildirimi yapılması sonrası, hak sahiplerinin müracaatı sonunda ölüm geliri bağlanması işlemleri yapılacaktır”!

        7) Buyur!

        8) İşçi düşüp öldüğünde, inşaat hakkında “kaçak ve yürütmeyi durdurma kararı” da vardı

        9) Bir de buradan buyur!

        ***

        Çalışma Bakanı diyor ki, “Bugüne kadar orada bir işçi öldü. Başkaca da vukuat yoktur”.

        Oysa 10 Kasım’da “Saray’dan işçi düşürme” başlıklı yazıda yazdım; yine düşen, yaralanan ve artık iş göremeyecek hale gelmiş bir işçi var.

        Evet, ölmedi ama ölmekten beter edildi.

        Sadece işsiz değil, çalışamayacak durumda.

        Bir konduda kirayla, iki çocuğun hayatıyla baş başa.

        Ve o işçi de, biri Saray’ın esas inşaatçısı, diğeri taşeron, iki işvereni dava etti.

        Büyük patron, “Lenin’den, Nazım Hikmet’ten alıntılar” yapan, ama birini adeta St. Petersburg’da “çiçekçi”, diğerini de “ihaleci” gibi anan hoş bir insan belli ki!

        Onları sınıfsal şahsiyetler olarak bilmektense, duygusal, sanatsal kişiler olarak anıyor.

        Çalışma Bakanı da belki artık merak eder, Çalışamaz, iki çocuğa bakan o işçi ne durumda diye…

        Hiç merak etmesin, onun başına gelenlerin “Fikr-i takip”indeyim!

        ***

        İşte bu ahval ve şerait içinde, “Danışman Yusuf’un yerde yatan Somalı işçiye tekmesi” de daha büyük mana kazanıyor.

        Çünkü…

        İşçi; yere düşen…

        Ve düşmüşken bile tekme yiyen kişidir!

        Yani ölü ya da diri, düşersin…

        Ölü ya da diri bir de tekme yersin!

        Çalışırken işçi işçi ölürsün…

        Ölmezsen işsiz işsiz olursun!

        ***

        Pekiyi, “Hükümetin nöbetçi vicdanı” Arınç ne der bu duruma:

        “Yeni Maden Kanunu’nda vefat edenlerin aileleri, iş güvenliği, ücretler konusunda düzenlemeler yaptık. Kanun işverenlere iki misli külfet yükledi. İşveren, hür teşebbüs şartların değişmesinden yola çıkıp bizden talepte bulunabilir. İşveren yükünü hafifletmeye yönelik bir düzenleme hazırlıyoruz.”

        Çok iyi yapıyorsunuz…

        Yükte hafif pahada ağır olmalı işveren ve hür teşebbüs!

        İşçilerin üzerindeki külfet ise şu:

        12 yılda işyerlerinde 14 bin ölü!

        Hafifletilecek gibi değil.

        Not: Habertürk’teki yazılarıyla, ihtisasıyla, Ali Tezel işçiler, çalışanlar için önemli bir “bilgi ve tavsiye kaynağı”ydı. Öyle bir bilgi kaynağını kaybedince, hepimiz kaybediyoruz! Somalılar da, Ermenekliler de, medya çalışanları da.

        Saray'dan işçi düşürme!

        Rus gelir aşka, fakat Türk’ün aşkı başka!

        Diğer her şey baki…

        Ama Cumhurbaşkanı’nın Rusya (Putin) ile attığı adım önemli.

        Rusya, kendisini kuşatan Batı (ve Suudi) oyununa karşı misilleme ile çıkış arıyor.

        Onu da Türkiye’de arıyor şimdilik.

        İndirimli gaz sunarak ve boru hattı resti ile.

        Bu ülke için bu iyi bir şey.

        Ama ortadaki garabet de şu:

        Ukrayna ve Suriye meselelerinde gazımız ne olacak!

        Belki de bunlar birbirine karışmaz; lakin S. Arabistan misal, petrol fiyatlarını düşürerek hem krizdeki Batı ekonomilerine gaz verdi; hem de Rusya’yı önemli bir gelir kaybına uğrattı. (İran’ı da).

        Kimin yanında, kimin karşısında olacak Ankara an be an?

        Bakalım aynı anda bir sürü dansı kıvıracak mı, “dansın sultanları”?

        Diğer Yazılar