Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir de şöyle bakabilirsin:

        Peki devlet, hadi şunu bunu hor görebiliyor da…

        Kendisi için yetişmiş, kendisinin kutsadığı insanların hayatlarını gerçekten kollayabiliyor mu?

        Bir “suç”un kollanmasından söz etmiyorum.

        Elhak onu ziyadesiyle yapmış bir devletimiz var.

        Kastım, on binlerce “kamu görevlisi”nin yahut oraya aday olmuş insanların insani hakları, hayatları.

        ***

        Hadi, genel “hak, özgürlük, insan hakları” meselesi hep bildiğimiz gibi kalsın…

        Kaçırılan öğretmeni, polisi, askeri dahi unutan bir devlet var galiba!

        Onlara peşin şüpheyle bakan, onları “çalışmıyor” kabul edip maaşını dahi kesebilen bir zihniyet.

        Oysa öğretmenlik nasıl kutsanıyor…

        Nasıl kutsanıp lafta ve ideolojide kayırılıyor polis!...

        Askerlik hele, nasıl da nasıl!

        Sadece devlet de değil, millet de.

        Ama bu kutsama hep soyut.

        Sadece, bir tabut halinde kondu mu önümüze, artık var olmayan bir insanı nihayet varmış kabul edebilen ikiyüzlülük!

        ***

        Daha küçücükken beyinlerinde, yüreklerinde kutsanan mesleğe hayatını adamaya hazırlanmış on binlerce öğretmen adayını kandırmış bir sistem!

        İşsizliklerini, çaresizliklerini, bazen ailesinden, eşinden, çocuğundan, komşudan utancını da istismar eden bir sistem.

        Onları öğretmen ilan etmeyip kamuda yahut dershaneci özelde köleleştiren düzen!

        Önümde onca yılı çöpe atılmış, kopya skandalında hakkı yenmiş, bakan sözlerine inanıp hayali kırılmış ve böyle böyle 40’ına dayandığı için artık tamamen çöpe atılacak bir çok hayattan mektuplar var.

        Ben devlet olsam, utanırdım!

        Büyük devlet isem, misal, dün meydana çıkan öğretmenlerimden utanır, küçülür, büzülürdüm!

        ***

        Devletin, hükümetin pek kayırdığı polisler?

        Devlet şiddetinin copu, sorgusu, üniforması.

        On binlerce polisi, kendileri gibi insanları düşman ederken, onların hayatını köleleştiren, en temel haklarını ihlal eden bir sistem.

        Düzenin ikiyüzlülüğünün bir cart noktası daha!

        Şöyle sakin sakin konuşun sıradan bir polisle.

        Herkesi ürkütmek üzere kuşatılan bir insanın kendi ruhunda ve bedeninde nasıl kuşatılmış olduğunu duymama ihtimaliniz neredeyse sıfırdır!

        (Öyle zincirleme bir adaletsizlik ki, POMEM, yani Polis Eğitim Merkezi’ne alacağı adayları bile dahi daha yolun başında tuzağa düşürebiliyor; ertelediği için sınava giremeyenleri bir sonraki sene yaş sınırına takılmış ilan ediyor!)

        ***

        Bir başka “kırılma anı” askerlik.

        Epeydir çok rahat ve çok rahatsız biçimde iddia edecek durumdayım.

        Profesyonel askerlerinin en az yüzde 80’i mutsuz bu ikiyüzlülük meydanında.

        Üniforma, askerlik, şehitlik kutsanırken; hayatlarına zerre değer verilmeyen on binlerce profesyonel asker; zerre değer verilmemiş on binlerce emekli!

        Bunun aksini söyleyip yok farz edenin yüzüne her gün yüzlerce birinci dereceden tanıklık çarparım; pardon uzatırım!

        Mecburi hizmetle, tazminat ve ceza korkusuyla, kişilikleri ezilerek, hakları gasp edilerek, normal bir emir, komuta ve sevk dışındaki ebedi tahakkümle hayatları köleleştirilerek, cesaret istenirken esaret verilerek, haysiyetiyle oynanarak, cansız bedeni bayrağa sarılmamışsa hayatı da canı da umursanmayarak müebbet astlığa, alttakiliğe mahkum insanlar!

        ***

        Bir devlet önce kendi gölgesinden anlaşılır.

        En çok pohpohladığı, kutsadığı, ölüm kıyılarında dolaştırdığı hayatları dahi umursamıyorsa…

        Özü zaten sakat, sözü zaten yaralıdır!

        Siz sonra istediğiniz kadar cumhuriyet, demokrasi, tarihimiz, büyüklüğümüz diye şişinin…

        Her gün on binlerce hanede ve yürekte balonlar patlamaktadır!

        ***

        O yüzden…

        Hepimiz baş aşağı durmaktan da düşünmekten de vazgeçebilmenin bir yolunu bulmalıyız.

        Hayatın değersiz olduğu yerde ölüm kutsanır!

        Gündelik hayatların işgal edildiği yerlerde başka savaşlardan daha sık söz edilir!

        Kendi kamusal vicdanı yaralı bir memleket ile devlet, başka milletlerin vicdanı filan olamaz!

        ***

        Yazının sonunda, yazının başlığını şöyle de düzeltebilirim:

        Hayatı değersiz olanın ölümü itinayla kutsanır!

        Hemen unutmak ve bir ötekine geçmek üzere.

        Diğer Yazılar